Pozitif Yaşam Derneği » IAS 2019 / ULUSLARARASI AIDS CEMİYETİ KONFERANSI, 21-24 Temmuz 2019

IAS 2019 / ULUSLARARASI AIDS CEMİYETİ KONFERANSI, 21-24 Temmuz 2019

IAS 2019, Meksika

Pozitif Yaşam Derneği olarak bu sene Meksika’nın başkenti Mexico City’de Uluslararası AIDS Cemiyeti (IAS) tarafından düzenlenen ve 21-24 Temmuz 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen konferansa gönüllümüz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi Ali İhsan Nergiz ile katılım gösterdik. Tüm dünyadan 6.000’i aşkın kişinin katıldığı, HIV/AIDS alanında yürütülen araştırma ve HIV üzerine son gelişmelerin paylaşıldığı konferansta yapılan konuşmaların özetini sizler için bir araya getirdik.

HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019


1.GÜN (21 Temmuz 2019):

  1. IAS Konferansı, Açılış Oturumu ile başladı. Açılışta IAS Başkanı Prof. Dr. Anton Pozniak başta olmak üzere değerli konuşmacılar şu vurgularda bulundu:
  • -Aşı ve tedaviye dair gelişmeler ümit verici olsa da HIV/AIDS’i yenmek için her zamankinden daha güçlü bir mücadeleye ihtiyacımız var.
  • -Temas Öncesi Profilaksi sadece yüksek gelirli ülkelere ve ayrıcalıklı kesimlere ait olmaktan çıkıp tüm dünyada yaygın hale gelmeli.
  • -2030 yılına kadar epidemiyi sonlandırmak adına kilit topluluklara ulaşmak için daha fazla çaba sarf etmeliyiz. 
  • -Gerçekten kimseyi geride bırakmama konusunda kararlıysak, göçmenlik statüsüne bakılmaksızın ve herhangi bir kısıtlama olmaksızın HIV ile yaşayan herkese Antiretroviral tedavi sağlama taahhüdünde bulunmalıyız.
  • -HIV ile yaşayan bireylerin iyilik hali için tedavi kadar önemli olan diğer bir nokta da stigma ve ayrımcılıkla mücadeledir. Sağlık sistemlerinin bunu gerçekleştirdiğinden emin olmalıyız.
HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019

Konferansın ilk gününde Antiretroviral tedavilerin en önemli parçalarından biri olan ‘Dolutegravir”in, doğacak çocuklar açısından risk teşkil edip etmediği önemli bir tartışma konusu olmaya devam etti. 

Geçtiğimiz sene AIDS 2018 Konferansı’nda başlayan ve Pozitif Yaşam Derneği olarak yakından takip ettiğimiz tartışma, IAS 2019 Konferansı’nda da yer buldu. Son bir sene içerisinde hem ilaç firmaları hem de bağımsız araştırmacılar tarafından yapılan deneyler ve klinik araştırmalar, gebe kalmadan önce ‘Dolutegravir’ kullanmanın tedaviyi değiştirmeye sebep olacak kadar büyük bir risk oluşturmadığını gösteriyor.

Geçtiğimiz yıl Afrika’dan gelen vaka raporlarında bu etken maddenin, gebe kalan HIV ile yaşayan bireylerin çocuklarında bir sinir sistemi bozukluğu olan ‘Nöral Tüp Defekti”ne yol açtığına dair bulgular paylaşılmıştı. Bunun ardından bir çok ülke, üreme çağındaki HIV ile yaşayan kadınların Antiretroviral tedavilerinden bu etken maddenin çıkarılması yönünde adımlar atmıştı.

Bu oturumda araştırmacılar şu noktanın üzerinde durdu: Dolutegravir kullanımı oldukça düşük olmakla birlikte belirli bir risk taşısa da; mevcut avantajları, değiştirilmesini mantıklı kılmayacak ölçüde fazla. Bu sebeple üreme çağında bulunan ve çocuk sahibi olmak isteyen HIV ile yaşayan kadınların ve onlara hizmet sağlayan sağlık profesyonellerinin bu yönde bir endişe taşıması gerekmediği belirtildi.

HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019

Konferansın ilk gününde üzerinde durulan önemli noktalardan biri de, hiçbir doğum kontrol yönteminin HIV edinimi riskini arttırmadığının kesinleşmiş olması. Gebelikten korunmak için kullanılan, enjekte edilebilir Progesteron Yöntemi başta olmak üzere, bu gibi bazı kontraseptif yöntemlerin kadınların HIV edinim riskini artırdığına dair çalışmalar, yıllardır önemli bir endişe ve belirsizlik konusu olmuştu.

Dünya Sağlık Örgütü öncülüğünde 3 yıldır yürütülen ECHO (Evidence for Contraceptive Options in HIV Outcomes) çalışması bu sene sonuçlandı. IAS 2019’un ilk gününde öğleden sonra gerçekleşen oturumda sunulan sonuçlar, kesin bir biçimde şunu gösteriyor: Hiçbir doğum kontrol yöntemi kişilerin HIV edinim riskini yükseltmiyor. Kadınlar hiçbir çekince taşımadan kendilerine en uygun yöntemi rahatlıkla seçebilirler.


2.GÜN (22 Temmuz 2019):

Konferansın 2.gününde sabah gerçekleşen ana oturumda temas öncesi profilaksi, gen düzenleme çalışmaları ve trans bireyler üzerine sunumlar yapıldı. Oturumda vurgulanan önemli noktalar şu şekilde oldu:

  • -HIV’nin bağışıklık sistemi hücrelerine girişinde vazgeçilmez bir yeri olan CCR5 yardımcı reseptörünü bulundurmayan bireyler HIV’e karşı dirençli oluyorlar. Bu yardımcı reseptörün gen düzenleme yoluyla kişilerde ortadan kaldırılması ‘şifa’ arayışında önemli bir seçenek olmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra işlemin olası yan etkileri, sürecin hala deney aşamasında olması ve maliyetinin yüksek olması, yaygınlaştırılmasının önündeki en önemli engeller.
  • -Temas öncesi profilaksi (PrEP) çalışmalarında trans bireyler yeteri kadar temsil edilmiyor. Aynı şekilde global HIV/AIDS verileri kadın/erkek olarak alt gruba ayrılırken trans bireyler için ayrı veri üretimine öncelik verilmiyor. PrEP kullanımı östrojen seviyelerini olumsuz etkilemiyor, ancak östrojen kanda bazı antiretrotreviral maddelerin düzeyinin azalmasına sebep oluyor.
HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019

Konferansın 2. gününde Antiretroviral tedavi üzerine yapılan son klinik deneylerin güncel sonuçlarının paylaşıldığı oturumun başlıkları ve içerikleri şu şekildeydi:

  • -HIV ile yaşayan ve Tüberküloz ile enfekte bireylerde en etkili antiretroviral ajan üzerine çalışmalar devam ediyor. Tüberküloz hala dünyanın birçok bölgesinde HIV ile yaşayan bireylerde HIV’e eşlik eden enfeksiyonlar arasında en yaygın görülenlerden biri olmakla beraber, antiretroviral tedavilerin buna yönelik düzenlenmesi önem arz ediyor. 
  • -HIV ile yaşamını sürdüren ve çoklu ilaç direnci bulunan bireylerde kullanılacak yeni antiretroviral madde üzerine 8 yıldır süren ‘BRIGHTE’ çalışmasının sonuçları ümit verici. Bu madde yakın zamanda çoklu ilaç direnci bulunan bireyler için yeni bir tedavi seçeneği olmaya başlayabilir.
  • -Uzun süreli etkili HIV tedavisi (aylık enjeksiyonlar) üzerine yapılan çalışmaların mevcut sonuçları, bu protokolün HIV ile yaşayan tüm bireyler için uygun olmasa da önemli sayıda kişi için daha kabul edilebilir bir seçenek olduğunu ortaya koyuyor. 4 yıl boyunca aylık enjeksiyonlar alan bireylerin neredeyse tamamı tedavi sonunda günlük ilaç almak yerine bu seçeneği tercih edeceklerini belirtiyor. Bunun yanında bu tedavi beraberinde önemli kısıtlılıklar ve endişeler de barındırıyor.
HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019


IAS2019’da Türkiye’den de önemli bir çalışma yer aldı. Hacettepe Üniversitesi’nden Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji alanında Uz. Dr. A. Çağkan İnkaya, yaptığı sunumda HIV ile yaşayan bireylere Sarkopeni (kas kitlesinde ve gücünde azalma) tanısı koymak için yeni bir öngörü yöntemi sundu. 

HIV ile yaşayan bireyler birçok kronik hastalık açısından belirgin bir risk taşımakla beraber, bu kişilerde sarkopeni görülme olasılığı HIV ile karşılaşmamış bireylere göre 5.2 kat daha fazla. Uzun süredir HIV ile yaşayan ancak geç tanı alan 40 yaş üzerindeki bireyler üzerinde gerçekleştirilen çalışmada, Uz. Dr. A. Çağkan İnkaya ve araştırma ekibi, sarkopeni tespiti için vücutta bulunan bir iskelet kasının kalınlığını ölçtüler. Araştırma sonuçları, ölçüm yönteminin sarkopeni tespiti açısından kayda değer bir öngörü metodu olduğunu gösterdi. 

Araştırma sonuçlarını HIV/AIDS alanında çalışan uzman bilim insanlarına sunan Dr. İnkaya, HIV ile yaşayan bireylerin tedavisinde sadece virüs sayısı veya bağışıklık hücrelerine değil, uzun vadede karşılaşılma riski artan hastalıklara da önem verilmesi gerektiğini belirtti. Kendisine ve araştırma ekibine yapmış oldukları bu değerli çalışma için ayrıca teşekkür ediyoruz.

HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019


3.GÜN (23 Temmuz 2019) :

HIV/AIDS alanında temel bilimler, klinik araştırmalar ve önleme çalışmalarına dair tartışmalarla geçen Uluslararası AIDS Cemiyeti Konferansı, üçüncü gününde önemli oturumlarla devam etti ve genel olarak şu konulara değinildi:

  • -Vücudumuzda kendi kütlemizin iki katı kadar yer kaplayan mikrobiyotamız, HIV edinimi, enfeksiyonu ve yayılımında önemli rol oynuyor. Kanada’da araştırmacıların HIV ile yaşayan bireylerin vajina ve sindirim sistemi mikrobiyomunu analiz ettikleri çalışma, HIV enfeksiyonu şifa ve önleme konusunda gelişmelere önemli katkılar sağlayabilir.
  • -UNAIDS’in 90-90-90 hedeflerinin ilk iki aşaması olan olan test yaptırma ve test sonucu pozitif çıkan bireyleri antiretroviral tedaviye başlatmak adına yeni yaklaşımlar deneniyor. Bu hedeflere ulaşmak için sadece sağlık kuruluşu temelli test denemeleri yeterli olmadığından; mobil servisler, topluluk temelli test çalışmaları, danışmanlık destekli kendi kendine test seçeneklerinin yaygınlaştırılması, erişilemeyen kesimlerde daha fazla bireyin HIV durumunu öğrenmesi ve tedaviye başlaması açısından gözle görülür fayda sağlıyor.
  • -HIV ile yaşayan bireylerin tedaviye düzenli devam etmelerini sağlamak ve tedavi süreci kesintiye uğrayan bireyleri yeniden sisteme dahil etmek büyük önem taşıyor. Tedavi sürecine başlama ve tedaviye devam etme konusunda önemli engellerden birisi de sağlık kuruluşlarında görülen ayrımcılık. Sistemde karşılaşılan engeller, sağlık çalışanları yahut hastane personeli tarafından ayrımcı muamele görmek bireylerin tedavi sürecini sekteye Ayrımcılıkla mücadele etmek ve insanlara yeni seçenekler sunmak, ikinci 90 hedefine ulaşmak için vazgeçilmez bir önem arz ediyor.

HIV, AIDS, IAS, IAS 2019


HIV yayılımını engellemek için temas öncesi profilaksiler, zarar azaltma uygulamaları ve kilit topluluklara erişim, konferansın 3. gününün öğle oturumunda önemli yer buldu.

  • -HIV’in vücuda girmesi, yerleşmesi ve sonrasında enfeksiyona yol açması sistemini tam olarak anlamak, HIV yayılımı önleme çalışmaları için kilit bir konudur. Vajinal ya da anal mukozasında hasar/enfeksiyon olan bireylerin, HIV enfeksiyonuyla karşılaşma ihtimalinin daha fazla olması bize bu konuda önemli ipuçları veriyor. Sadece virüsle karşılaşmama değil, bununla beraber virüsle karşılaşıldığı takdirde vücutta HIV’in yayılımını önlemek de eş ölçüde önemli.
  • -Damar içi madde kullanıcıları HIV yayılımı ve riski açısından erişilmesi gerekli olan önemli bir kilit topluluk. Madde kullanıcılarına erişimi zorlaştıran uygulamaların yaygın olması, dünyanın hiçbir ülkesinde HIV yayılımını engelleme konusunda olumlu sonuç vermiyor. Bu bireylere oldukları yerde topluluk temelli çalışmalarla ulaşmak ve HIV yönünden korunmalarına destek olmak, virüsle mücadele yönünden gerekli bir girişim.

Konferansın üçüncü gününde aynı zamanda Antiretroviral tedavide günlük haplara alternatif olacak yeni tedavi yöntemleri konuşuldu.

IAS2019’da gündemde olan konulardan bir diğeri de tedavide uzun etkili olan alternatiflerdi. 2019’da yayınlanan klinik çalışmaların sonuçları aylık enjeksiyonların kullanıma uygun olduğunu gösterdi. İngiliz HIV Birliği Başkanı Prof. Chloe Orkin yaptığı sunumda uzun etkili enjeksiyonlar, implantlar ve yakın gelecekte olabilecek nano teknolojilerden bahsetti. 

HIV ile yaşayan bireyler ile yapılan anket çalışmasında tedaviye dair en fazla dile getirilen üç beklentinin şu şekilde olduğu görüldü:

  1. İlaçların vücuttaki uzun süreli etkilerininin azalması
  2. Daha uzun aralıklarla ilaç alımını mümkün kılacak metodlar 
  3. Daha az anlık yan etkiler
  • -Uzun etkili yöntemlerin HIV ile yaşayan bireyler için oldukça önemli olduğu, ancak bu yöntemlerin herkes için uygun olmayacağı dile getiriliyor. Önemli olan, tıpkı doğum kontrol yöntemlerinde olduğu gibi herkese farklı seçenekler sunabilmek ve bireylere her yöntemin artıları ve eksilerini anlatarak kendilerine göre seçim yapabilmelerini sağlamak. 
  • -Yıllık kullanıma uygun implant çalışmaları hala devam ediyor. Bu yöntemleri de yakın zamanda görmeye başlayacağız. İmplantların etkisini anlamak için daha fazla zamana ihtiyacımız var, ancak sonuçlar ümit verici. 
  • -Bilim insanları olarak sorumluluğumuz farklı tedavi seçeneklerini, dünyanın neresinde olursa olsun daha fazla insana ulaştırmayı hedeflemektir.
HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019


4.GÜN (24 Temmuz 2019) :

HIV/AIDS konusunda en güncel çalışmaların paylaşıldığı, dünyanın en çok takip edilen konferansı olan IAS2019’un son gününde yine heyecan verici konuşmalar ve sunumlar yer aldı. Son günün ana oturumunda HIV ile yaşayan bireylerde görülebilen kronik hastalıklar, fon konusunda yaşanan problemler ve rezervuar çalışmaları ön plana çıktı.

  • -HIV ile yaşayan bireyler günümüzde daha uzun süre tedavi görmeye ve yaş almaya devam ettikçe,eşlik eden enfeksiyonların yanında görülebilen kronik hastalıklara da dikkat çekmek önem kazanıyor. HIV ile yaşayan bireylerin, bazı kronik hastalıklar açısından virüs ve tedavinin de etkileriyle daha fazla risk taşıdığı biliniyor. Bu durum, takip sürecinde daha etkili tarama ve yönetim metotlarının geliştirilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra, HIV ile yaşayan bireylerin de sigara kullanmama, sağlıklı beslenme ve sağlıklı bir yaşam biçimi sürdürme konusunda bilinçli olmaları gerekiyor. Özellikle sigara, her zaman olduğu gibi neredeyse tüm kronik hastalıklar için virüs ve tedaviden çok daha önemli bir risk oluşturuyor.
  • -HIV/AIDS alanında çalışma ve araştırmalara ayrılan fon ve bu fonların dağıtılması konusuna önemli eksikler mevcut. UNAIDS’in ve diğer birçok kuruluşun 2030’da erişilmesini beklediği “sıfır yeni enfeksiyon” hedefine yaklaşmak için, daha etkili stratejiler geliştirilmesi ve araştırmalara daha fazla fon ayrılması gerekiyor. Dünya Bankası projeksiyonlarının gösterdiği üzere, kilit topluluklarda HIV enfeksiyonunun önlenmesine daha fazla kaynak aktarmak büyük önem arz ediyor. Sistemsel ve yönetimsel harcamaların azaltılıp, tedavi ve önleme çalışmalarına kaynak aktarılması bu hedefe erişebilmek için en önemli yollardan biri olarak karşımıza çıkıyor.
  • -Primer HIV enfeksiyonu sebebiyle hastaneye başvuran bireyler, %50 oranında tanı alamıyor. Daha erken tanı almak ve tedaviye erken dönemde başlamak hem antikor hücrelerinin sayısının artması, hem de uzun dönemli olumsuz etkilerin azaltılması açısından büyük önem taşıyor.
HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019


Antiretroviral tedaviye dair yeni çalışmalar konferansın neredeyse her gününde olduğu gibi, son gününde de konuşmalar arasında yer buldu. Yeni tedavi çalışmalarından gelen olumlu sonuçlar farklı bireyler için farklı tedavi seçeneklerinin sunulması açısından önem taşıyor.

Yapılan oturumlarda üzerinde çalışılmaya devam edilen tedavi yöntemlerine dair vurgulanan mesajlar şu şekildeydi:

  • -Dünya Sağlık Örgütü, ergenlik çağındakiler, erişkinler ve gebelik çağındaki kadınlar dahil olmak üzere tüm HIV ile yaşayan bireylerde Dolutegravir’i birinci seçenek olarak öneriyor. 
  • -Üç etkenli tedavilere alternatif olarak, iki etkenli tedavilere dair yapılan çalışmalar ve deneyler, etkinlik açısından olumlu görünüyor. İki etkenli tedaviler ilerleyen dönemlerde yeni bir seçenek olarak karşımıza çıkabilecek olsa da, bu konuda daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. 
  • -İslatravir (MK-8591) isimli yeni ilaç, 96 haftalık klinik deney sonucunda viral baskılanma açısından olumlu sonuçlar sergiledi. Elde edilen sonuçlara göre, bu madde yakın tarihte yeni tedavi alternatifleri ile beraber değerlendirilebilir.

Yapmış olduğumuz sosyal medya paylaşımlarıyla da her gününü özetleyerek takipçilerimize ulaştırmaya çalıştığımız IAS2019, 4. gününde kapanış oturumu ile son buldu. Konferans raportörlerinin sunumlarına yer verilen kapanış oturumunda, bilim insanları şu konuların altını çizdi:

  • – HIV şifa çalışmalarında ilerleme kaydetmek için rezervuarları daha iyi anlamak gerekiyor. Konferansta bu konu hakkında birçok yeni çalışma gördük ve gelişmeler konusunda heyecanlıyız.
  • -HIV ile yaşamakta olup son yıl içerisinde şifaya kavuşan San Francisco ve Londra hastalarından çıkaracağımız derslerle yeni adımlar atabiliriz.
  • -PrEP kullanımı ile cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların artışı arasında nedensel bir ilişki bulunmuyor. PrEP kullanımı, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonları daha fazla taramamızı sağladı ve bu sayede halihazırda var olan enfeksiyonların tespit edilmesini kolaylaştırdı. Bu durum, görülen artışın nedeni olabilir. 
  • -Uzun dönem etkili yeni tedavi seçenekleri ortaya çıkıyor. Bu konuda bizim sorumluluğumuz, bu seçeneklerin her yerde erişilebilir ve herkesçe ulaşılabilir olmasını sağlamaktır. 
  • -Kilit topluluklara daha fazla odaklanmak ve stigmayla mücadele yönündeki çabaları arttırmak hepimizin görevi. PrEP daha fazla ülkede, özellikle de HIV ile karşılaşma ihtimali daha yüksek olan bireylerce erişilebilir olmalıdır. Sivil toplum örgütlerinin, yetkililere bu yönde çağrıda bulunması ve yapılması gerekenlerin altını çizmesi büyük önem taşıyor. 

Çok sayıda oturum, söyleşi, konuşma ve heyecan verici sunumların yer aldığı IAS2019, dolu dolu geçen 4 günün ardından kapanışını yaptı.

Pozitif Yaşam Derneği adına, konferansa katılımımız için bizlere destek olan Gilead’a ve konferansa katılım göstererek bizimle güncellemeleri paylaşan gönüllümüz Ali İhsan Nergiz’e teşekkürlerimizi sunarız.

Gelecek sene Berlin’de, IAS2020 Konferansı’nda olacak ve yine sizlerle gelişmeleri paylaşmaya devam edeceğiz!

                                                                                             

HIV, AIDS, IAS, IAS 2019

IAS 2019

 

Geri Dön