EATG / ECAB:EATG (European AIDS Treatment Group) HIV alanında Avrupa’da ki en güçlü Sivil Toplum Örgütüdür. European Community Advisory Board (ECAB) bu kuruluşun üç alt çalışma grubundan biridir. Avrupa Birliğinin sınırlarının da genişlemesi ile, EATG üyesi ülke sayısı 30 a ulaşmıştır, 90 dan fazla üyesi vardır ve üyelerinin % 57 si HIV ile yaşayan kişilerdir.
EATG/ECAB ; özellikle HIV tedavisindeki yeni ilaçlar ve mevcut tedavilere erişim konusunda tüm Avrupa ülkelerinin beraberce hareket etmelerini amaçlayan bir organizasyondur.
EATG /ECAB yılda 5- 6 kez , Avrupa’nın farklı şehirlerinde; sadece üyelerin katıldığı, programı ve içeriği önceden duyurulan, tüm katılımcıların hazırlanarak katıldıkları toplantılar düzenlemektedir
Bu toplantılara; HIV’in veya HIV ile beraber olan hastalıkların (Hepatit B, Hepatit C, Tüberküloz vb) tedavisinde kullanılan ilaçları üreten firmalar da davet edilerek, sektörel durum gözden geçirilmektedir.
Ayrıca tedavi alanındaki son gelişmeler , mevcut ve/veya yeni çıkacak ilaçlarla ilgili son bilgiler, ilaçların Faz II ve Faz III çalışmalarının sonuçlar, aşılar, ülkelerdeki tedaviye ilişkin farklı sorunlar, tedavi stratejileri ve fiyatlandırma politikaları da tartışılmaktadır. EATG/ECAB toplantılarına Avrupa’daki her ülkede HIV/AIDS alanında çalışan sivil toplum kuruluşları arasından, ülkesini temsilen sadece bir STK’nın temsilcisi kabul edilmekte, belirli bir deneme süresini takiben tam üye olmaktadır.
Pozitif Yaşam Derneği, EATG’nin tam üyesidir. Toplantılara ülkemiz adına katılmakta, HIV/AIDS alanında ülkemizdeki sorunları ve Avrupa ülkelerinin deneyimlerini paylaşmaktadır.
Tedavi alanında ülkemizde mevcut olmayan antiretroviral ilaçlara erişimin sağlanması, direnç testlerinin yaygınlaşması ve dernekten hizmet alan HIV pozitiflerin EATG üyeleri ile tanışması 2007 yılı hedefleridir.
EATG nin web adresi: http://www.eatg.org/
*Toplantı, UNICEF ve UNOPA (Romanya’daki HIV/AIDS ile yaşayanlar için kurulmuş bir birlik) işbirliği ile Bükreş’teki UN HOUSE’ da gerçekleşti.
*Yerel katılımcılar UNAİDS,UNOPA,UNICEF temsilcileri ile 12- 23 yaş arasında HIV/AIDS ile yaşayan gençlerin oluşturduğu sivil toplum örgüt temsilcileriydi.
Yerel STK’dan katılan 40 kadar temsilcinin tümü 12-24 yaş grubundandı.
* Uluslararası temsilciler Türkiye (Pozitif yaşam Derneği), Hollanda(Young Positives,The Netherlands),Hırvatistan ve Tunus’tan Y-Peer Network temsilcileri katıldı.
*Toplantı dili Romence olmakla birlikte uluslararası yabancı temsilcilere simültane tercüme yapıldı.
*Toplantının konusu genç HIV pozitiflerin sosyo-profesyonel yaşama geçişte karşılaştıkları zorluklar (Dışlanma ve Ayrımcılık) ile bu konularda alınması gereken önlemler ve bu yas grubu HIV ile yaşayanların efektif bir şekilde sosyo-profesyonel yaşama entegrasyonu olarak özetlenebilir.
*Romanya’da 90’lı yılların başında binlerce yeni doğmuş bebek/çocuk/ genç kan nakli yoluyla/sterilize edilmemiş aşı ve iğne yoluyla HIV ile enfekte olmuştur.
2006 tarihi itibariyle kayıtlı 30.000 HIV/AIDS kişinin yaklaşık 10.000 kadarı 24 yaş altındadır.
Yıllar geçtikçe toplumdan dışlanan bu çocuklar zihinsel özürlülerle birlikte özel sınıflarda eğitim almak zorunda kalmışlardır.Özellikle küçük şehirlerde yaşayan HIV+ gençlerin deşifre olması uzun zaman almamış ve birçok aile yasadıkları şehirlerden taşınmak zorunda kalmışlardır.
1980-1990’lı yıllarda doğan bu çocuklar artık yetişkin olmuş ve çalışma hayatına başlamaya hazırlar ancak ellerindeki diploma bile onları teşhir eder mahiyette.Bir çok genç devletin HIV+ kişilere verdiği emeklilik hakkını bir ödül olarak değerlendirip, 18 yaşında iş hayatlarına başlamadan emekli olmayı tercih ediyorlar.Birçok gençte kendini yetersiz bilgisiz ve çalışamaz olarak görüp part-time işleri tercih ediyorlar.Genel olarak tüm gençler çalışmaya güçlerinin olmadığına inanıyorlar.
Aralarından bir grup genç ve aileleri, kendilerini “fighters” (savaşçılar) olarak tanımlıyor ve genç HIV+’lerin sosyal hayata katılımlarının artması damgalanma ve ayrımcılığın azaltılması için çalışmalar yapıyorlar.
*HIV+ taşıyıcıları belirli meslek gruplarında yer alamıyorlar (Güvenlik, polis, asker, denizci, pilot, kuaför, manikür, pedikür vs)
*PYD’yi tanıtan ve ülkemizin genel durumunu özetleyen 2 sunum gerçekleştirildi.
*Yerel ve uluslararası gruplar çeşitli workshoplarla fikir alışverişinde bulundular.
*Türkiye’de de ilerleyen günlerde HIV+ ile yaşayan bebek ve gençlerin karşılaşabileceği zorluklar gözlemlendi.
11 Mayıs 2007’de Ümraniye Tutukevindeydik! 50 tutukevi personeli ve 200 mahkûmun ilgiyle katılım gösterdiği seminere Avukatımız Habibe Kayar, Başkanımız Nejat Ünlü, Pozitif Yaşam Destek Merkezi Proje Koordinatörümüz Arzu R. Kaykı katıldı. Sağlık Bakanlığı’nın Küresel Fon ile başlattığı” HIV/AIDS Önleme ve İzleme Projesi” kapsamında düzenlenen eğitime Pozitif Yaşam Derneği destek verdi.Panele katılan mahkumlara ve tutukevi personeline HIV/AIDS’in bulaş yolları ve korunma yolları anlatıldı. HIV/AIDS’le tanışıldığı taktirde tanı alındıktan-tedaviye geçiş süresine kadar kendilerine Uluslarası Temel Haklar ve Hasta Hakları Yönetmelikleri ile ilgili bilgi verildi. İhlaller karşısında temel haklarını nasıl ve hangi mekanizmalarla harekete geçirecekleri bunun yanısıra HIV/AIDS’le yaşamanın zorlukları, HIV/AIDS hakkında bilinmeyenler ve yanlış bilinenlerle ilgili, olası ihlal durumunda hangi prosedürleri takip etmeleri gerektiği ne ilişkin geniş içerikli sunum gerçekleştirildi.
BİN YIL KALKINMA HEDEFLERİ
1. Hedef: Aşırı yoksulluk ve açlığı yok etmek
2. Hedef: Evrensel temel eğitimi sağlamak
3. Hedef: Cinsiyet eşitliğini geliştirmek ve kadın etkinliğini artırmak
4. Hedef: Çocuk ölümünü azaltmak
5. Hedef: Anne sağlığını geliştirmek
6. Hedef: HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla mücadele
7. Hedef: Çevresel sürdürülebilirliği sağlamak
8. Hedef: Kalkınma için küresel bir ortaklık geliştirmek
UNHCR( Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) tarafından organize edilen ve 02-04 temmuz 2007 tarihleri arasında Varşova’da 17 ülkenin katılımıyla gerçekleştirilen Mülteciler ve Uluslar arası göçe zorlanmış kişiler HIV/AIDS koruma ve programlama konulu Avrupa Bölge çalıştayında Türkiye’yi Sağlık Bakanlığı, UNHCR,UNAIDS ve SGDM(Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği) ile birlikte Pozitif Yaşam Derneği temsil etmiştir.Diğer ülkeler de benzer kurum ve kuruluşlar (UNESCO, UNDP, UNAIDS, UNHCR,Sağlık Bakanlıkları ve STK’lar) nezdinde katılım göstermişlerdir.
Toplantının amacı :
1. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin çalışma alanına giren kişilerin HIV/AIDS olgusu sebebiyle damgalanma ve ayrımcılığa maruz bırakılmaması ve bu kişilerin zorunlu teste tabi tutulmaması gerekliliği,
2. Sığınmacıların (yasal prosedürü tamamlanmamış mülteci adayı) hiv statüsünün, mülteci başvurusu önünde engel oluşturmaması ve üçüncü ülkelere kovulma sebebi olmaması
3. Sağlık hizmetlerinden, herhangi bir ayrıma maruz bırakılmadan tam olarak yararlandırılmaları,
4. Kişilerin sağlık durumları hakkındaki bilgilerin gizliliğinin korunması,
5. Sığınmacı ve mültecilerin Ulusal AIDS kontrol programlarına dahil edilmesi konularında görüş alışverişinde bulunulmuş, ulusal ve uluslar arası boyutta kurumlar arası işbirliğinin kuvvetlendirilmesine karar verilmiştir.
Pozitif Yaşam Derneği temsilcisi Türkiye’de HIV/AIDS dışlanma ve ayrımcılık konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Sunumda Hiv pozitif kişilerin uğradıkları hak ihlallerinden örnekler verilmiş, hak ihlallerinin nedenleri ve sonuçları açıklanmıştır.
İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi, İletişim Fakültesi ve Florence Nightingale Hemşirelik Yüksekokulu işbirliği ile yürütülen üreme sağlığı projesi kapsamında 3-18 Mart 2007 tarihleri arasında bir Akran Eğitici Eğitimi gerçekleştirildi.
17 katılımcıyla gerçekleşen bu ilk eğitimde Pozitif Yaşam Derneği de HIV/AIDSe karşı Sosyal ayrımcılığın önlenmesine yönelik farkındalık yaratmak amacıyla oradaydı.
Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde düzenlenen panelde, geleceğin diş hekimlerine HIV (+) virüsü hakkında bilgiler verildi…
Yaşam Boyu Eğitim Etkinlikleri kapsamında düzenlenen toplantı Gazi Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi, UNAIDS ve Pozitif Yaşam Derneği işbirliği ile Diş Hekimliğinde HIV (+) Hastaya Etik Yaklaşımı paneli gerçekleştirildi. 13 Aralık 2006 tarihinde yapılan panele Fakülte öğrencileri yoğun ilgi gösterdi.
Diş Hekimliği Fakültesi Konferans Salonunda, Fakülte Dekanı Prof. Dr. Gökhan Alpaslanın açış konuşmasın ardından, İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Güven Külekçi, iğne batması ve yaralanma sonucu enfeksiyon kapma ihtimalinin 300de bir, elle sağlam deriye temas etme sonucunda enfeksiyon kapma ihtimalinin ise olmadığını anlattığı sunumunu enfeksiyon kontrolü bağlamında ele aldı.
Prof. Dr. Güven Külekçiden sonra söz alan Doç. Dr. Nesrin Çobanoğlu ise, Etik ve Deontoloji Açısından AIDS ve Hekim Sorumluluğu konulu bir sunum gerçekleştirdi.
Çobanoğlu, konuşmasında: Hekimlik toplum içinde bir alt kültür olmasına rağmen aynı zamanda da bir evrensel kültürdür. Hekimlerin uyması gereken dört ana tıbbi ilkeden söz etmek mümkün. Bunlar: Aydınlatılmış onam ve özerklik ilkesi, sır saklama ilkesi, adalet ve eşitlik ilkesi, son olarak da yararlılık ilkesidir konunsa dikkat çekti.
UNAIDS Türkiye İrtibat Görevlisi Diş Hekimi Serap Aşar Brown, HIV ile ilgili yaşanan ulusal ve uluslararası boyutta sorunları, bu sorunların nedenleri ile çözüm önerileri hakkında açıklamalarda bulundu.
AIDS tablosunda tanı alan ve ilaç tedavisiyle çok kısa zamanda eski sağlığını hızla geri kazanan, 2 yıldır da HIV ile yaşayan Pozitif Yaşam Derneği üyesi panelin son konuşmacısıydı. 1 yılı aşkın süredir alanda savunucu olarak çalışan katılımcı, tanı ve hastane dönemini anlattıktan sonra sağlık alanında yaşanan dışlanma, ayrımcılık ve damgalanma konularında HIV ile yaşayanların deneyimlerini aktardı.
Oturum salonda kopan alkış sesleriyle sona erdi.
Damgalama ve AyrımcılıkHIV ile yaşayan kişi için damgalanma ve ayrımcılığa maruz kalmak; çoğu zaman, enfeksiyonun kendisi ile başa çıkmaktan daha zordur. Toplum, farklı olan insanlara karşı acımasız olabilir ve bu farklılık HIV pozitif olmaktan kaynaklandığında, ayrımcılığın psikolojik ve duygusal acısı çok ağırdır. HIV ile yaşayan kişilerin, ilaç tedavileri dışında, bir de hayatlarındaki bu yeni ve ağır ayrımcılık gerçeğine alışmaları gerekmektedir artık.
Kimi insanlar, damgalanma ve ayrımcılığa maruz kalma dolayısıyla arkadaşlarını, işlerini, sosyal konumlarını kaybetme korkusu nedeniyle HIV testi yaptırmaktan kaçınmaktadır. Yine aynı nedenle bazı HIV pozitif kişiler bu durumlarını inkar etmek zorunda kalmakta ve hatta gerekli tedavi ve bakım hizmetlerini kullanamamaktadırlar.
Peki bu durumda ne yapılmalıdır? Damgalama ve ayrımcılık, bilgisizlik ve önyargılardan kaynaklanmaktadır ve bu, değişik şekillerde üzerinde durulması gereken önemli bir konudur.
Geçtiğimiz Dünya AIDS Gününde (2006), T.C. Cumhurbaşkanlarından Sayın Demirelin, HIV ile yaşayan bir kişi ile bir araya gelmesi, enfeksiyonun bulaş yolları konusundaki bilgisizliği ortadan kaldırma çabalarında önemli etkinliklerden biri olmuştur. Bilincin artırılması konusunda toplumun her kesiminde, çok daha sürdürülebilir çabalara gereksinim bulunmaktadır. Öte yandan, HIV ile yaşayan insanlara tedavi ve bakım hizmeti veren sağlık çalışanları da, öğrencilik dönemlerinden itibaren, damgalama ve ayrımcılık konusunun da işlendiği çok daha kapsamlı bir eğitime ihtiyaç duymaktadırlar.
Yakın geçmişte kurulan Pozitif Yaşam Derneği gibi sivil toplum kuruluşları, damgalama ve ayrımcılıkla mücadele konusunda oldukça önemli rol oynamaktadır. HIV ile yaşayan insanlar, bu kuruluşlar sayesinde birbirlerini destekleyebilmenin yanı sıra damgalama ve ayrımcılıkla başa çıkma stratejilerini birlikte çizmektedirler. Bu gibi sivil toplum kuruluşlarının, yararlı çalışmalarını sürdürebilmek için, toplumun diğer kesimleri ile birlikte hükümetin de tam desteğine gereksinimleri bulunmaktadır. Pek çok hükümet, HIV ile yaşayan insanları damgalama ve ayrımcılığa maruz kalmaktan korumak için yasal düzenlemeler getirmiştir. Bu noktada politik taahhütler de büyük önem teşkil etmektedir.
Basın yayın organlarını harekete geçirmek ve kaliteli internet siteleri geliştirmek, toplumun bilincini artırmak konusunda etkili yollardır. Akran eğitimi ise gençler gibi savunmasız gruplara doğru bilgiyi ulaştırmada kullanılan önemli bir araçtır.
Hatırlanması gereken en önemli nokta; her insanın, her ne olursa olsun insan olmayı sürdürdüğü ve virüsü taşımadan önce kendisine nasıl değer veriliyorsa sonrasında da yine aynı değeri hak ettiğidir. Her birimiz, HIV/AIDSi kuşatan damgalama ve ayrımcılığı engellemek konusunda, farklı yollarla da olsa bir şeyler yapmakla sorumlu olduğumuzu unutmamalıyız.
Edmond McLoughneyUNICEF Türkiye Temsilcisi BM HIV/AIDS Tema Grubu Başkanı
2 Mayıs 2007 tarihinde Pozitif Yaşam Derneği ve TurkMSIC iş birliği ile Ankara Ünv. Tıp Fakültesi’nde “HIV ile Yaşama” oturumu düzenlendi.
Oturum öncesi ve sonrasında yapılan anketlerde:
– HIV+ bireylerin nasıl insanlar olduğunu sorduğumuzda katılanların %38’i risk oluşturan derken, Oturum sonrasında %100’ü “toplum içinde herhangi bir insan” şıkkını işaretlemiştir.
– Ayrıca HIV’in, ilaçları düzenli alınırsa kronik bir hastalık olduğunu grubun % 47,6’sı bilmezken, sadece %14’ü HIV için virüs baskılayan tedavinin mevcut olduğundan haberdardı.
– Yine aynı şekilde HIV’in anneden bebeğe emzirme yolu ile bulaşabileceğini yalnızca % 47,6’sı doğru biliyorken, % 24’ü de bilmediğini söylemiştir.
– Oturum öncesinde HIV+ bir kişiyi tedavi ederken; Standart hijyen kuralları uygulandığı takdirde hiçbir riskin olmadığını sadece %57’si kabul ederken, oturum sonrasında bunun %95’i risk olmadığını kabul etmiştir.
2. Ankara Akran Eğitici Eğitimindeydik…
Mart 2007 de UNFPA (BM Nüfus Fonu) ve TOG (Toplum Gönüllüleri Vakfı) ortaklaşa çalışması olan Akran Eğitimci eğitimi gerçekleştirildi.
AKRAN EĞİTİMİ sosyal etkileşimi olan, birbirleriyle eşit statüde yer alan, benzer dil, tutum ve davranışa sahip olan gruplarda bilgi, davranış ve tutum değiştirmek amacıyla yapılan planlı bir eğitim yöntemidir. Eğitime destek vermek amacıyla biz de oradaydık
Üreme sağlığı, aile planlaması, homofobi, iletişim becerileri, Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar ve HIV/AIDS konularında eğitim alan gençler daha sonra kendi şehirlerinde ki üniversitelerde binlerce kişiye/öğrenciye ulaşarak Türkiye genelinde eğitim veren eğitimcilere Pozitif Yaşam Derneği olarak ”HIV ile yaşama deneyimleri”ve HIV’e karşı sosyal ayrımcılığın azaltılmasına yönelik interaktif oturum gerçekleştirildi.
Oturum yöneticisine yoğun soru soran grup; yaşanan hak ihlallerini duydukça HIV/AIDS alanında dışlanma, ayrımcılık ve damgalanmaya karşı daha çok kolları sıvadı.
Geri Dön