Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddet; bir insanın cinsiyeti ve toplumsal cinsiyeti nedeniyle maruz kaldığı her türlü şiddettir. Şiddet denildiğinde akla ilk gelen genellikle fiziksel şiddet olur ancak fiziksel olmayan şiddet biçimleri de fiziksel şiddet kadar yaygındır ve kişinin beden ve ruh bütünlüğünü olumsuz olarak etkiler.
Ayrımcılık; ırk, renk, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi, meslek, yaş, dil, din, inanç, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, engellilik, siyasal ya da diğer görüşler gibi nedenlere dayalı olarak gerçekleştirilen ve kişinin hak ve özgürlüklerinin tanınmasını ve kullanılmasını engelleyen ya da doğrudan sınırlayan muamelelerdir. Ayrımcılığa neden olan muameleler, açık nedenlerle doğrudan, görmezden gelme ya da özel ihtiyacı gözetmeme yoluyla dolaylı olarak gerçekleşebilir.
Nefret söylemi; ırkçı, cinsiyetçi ve heteroseksist nefret, yabancı düşmanlığı, hoşgörüsüzlük temelli saldırgan, aşağılayıcı ve tehdit edici yazılı, sözlü tüm ifade biçimleridir. Nefret söylemleri; milliyetçilik, ırkçı ya da cinsiyetçi merkeziyetçilik, ayrımcılık, azınlıklar ve göçmenlere karşı düşmanlık gibi diğer nefret biçimlerini yayar, teşvik eder, savunur ve haklı gösterir.
Nefret suçu; kişi ve ya gruplara karşı ırk, dil, din, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, cinsiyet ifadesi, meslek, etnik köken gibi sebeplerle oluşan ön yargılar nedeniyle işlenen ve genellikle şiddet içeren suçlardır. Sistematik şiddet ve ayrımcılık sonucu gelişen sürekli suçlar olabilir.
Şiddet; maruz kalan kişinin yaşamı, özgürlüğü, iradesi, sağlığı ve bütünlüğüne zarar verici, geçici ya da sürekli olarak bunların varlığını engelleyen her türlü hal ve hareketlerdir. Şiddet davranışları, uygulayıcısı tarafından bilinçli olarak karşıdaki kişiye üstünlük ya da hakimiyet kurmak, istenilen hal ve harekete zorlamak, imtiyaz ya da ayrıcalık sağlamak, saygınlık ya da sevgi kazanmak gibi çeşitli maddi ve manevi çıkarlar elde etmek için uygulanır.
Fiziksel şiddet; bedene yönelik her türlü saldırıdır. Tokat, tekme, sarsma, boğaz sıkma, yaralama, saç çekme, sağlıksız koşullarda yaşamaya zorlama, işkence etme, öldürme gibi eylemlerdir.
Psikolojik (duygusal) şiddet; kişinin ruh sağlığı ve bütünlüğünü hedef alır. Tek seferlik eylemlerden ziyade sürekliliği olan, tekrarlayan eylemler olabilir. Sürekli bağırmak, korkutmak, küfür ve hakaret etmek, başkalarıyla iletişimini kısıtlamak, giyim tarzına karışmak, sevdiği eşya ve hayvanlara zarar vermek, tehdit ve şantaj gibi eylemler örnek verilebilir.
Ekonomik şiddet; maddi kaynakların ve gücün yaptırım, tehdit ve kontrol aracı olarak kullanılmasıdır. Para vermeyerek cezalandırmak, koşullar imkan vermesine rağmen ihtiyaçları karşılamamak, mal ve gelire el koymak, çalışmasına engel olmak ya da kişiyi rızası dışında çalışmaya zorlamak gibi davranışlardır.
Cinsel şiddet; rıza olmadan cinsel ilişkiye zorlamaktır. Cinselliği tehdit aracı olarak kullanmak, istismar etmek, evli olsa da olmasa da partnerini istemediği zaman ve koşullarda ilişkiye zorlayarak tecavüz etmek, sarkıntılık, cinsel temas, cinsel taciz, cinsel içerikli rahatsız edici muamele, zorla cinsel içerikli yayın izletmek, cinsel organlara zarar vermek, para karşılığı ilişkiye girmeye zorlamak, zorla kürtaj yaptırmak ya da zorla çocuk doğurtmak, bekaret kontrolü yaptırmak gibi çok çeşitli yollarla ve farklı boyutlarda olabilir.
Cinsel taciz; ısrarcı ve istek dışı cinsel yaklaşım, söz, davranış ve temaslardır. Söz, bakış, vücut dili, posta ve e-mail, mesajlaşma aracılığı ile rahatsız etmek, öpücük atmak, cinselliği ima eden hediyeler göndermek gibi davranışlarla gelişir.
Cinsel istismar; kişinin başkaları tarafından cinsel amaçlarla kötüye kullanılması, suistimal edilmesi ve istemediği halde başkalarının cinsel davranışlarına hedef olmasıdır.
Ensest; kişinin anne, baba, kardeş, büyükanne ve büyükbaba, amca, teyze gibi yakın akrabaları ile cinsel ilişkisidir. Taraflardan birinin rızası olmamasına rağmen ödül, kandırılma, baskı ve tehdit ile zorlama gibi koşullarda cinsel istismar ve cinsel taciz konusu bir suç olarak tanımladır. Toplumsal tabu olduğu için ortaya çıkarılması oldukça zordur.
Flört şiddeti; partnerler veya eski partnerler arasında farklı derecelerde zarar verici olabilen her türlü kontrol edici ve hükmedici davranıştır. Aşağılama, küçümseme, hesap sorma, kontrol etme, arkadaşlarını kısıtlama, olayların sorumluluğunu üstlenmeme, kendine zarar verme ve intiharla tehdit etme gibi davranışların tümüdür.
Dijital şiddet; kişilerin mail, kısa mesaj, sosyal medya mesajlaşmaları gibi teknoloji ve dijital tabanlı yollarla tehdit edilmesi, şantaja maruz kalması, tacize uğraması gibi durumların tümüdür. Genel şiddet olgusuna tümünün yol açan davranışların dijital tabanlı araçlarla yönlendirilmesidir.
Ev içi şiddet; aynı yaşam alanını paylaşan ya da aynı evi paylaşmasa da aile üyesi olan ya da sayılan kişiler arasındaki fiziksel, psikolojik, ekonomik ve cinsel şiddet, ısrarlı takip gibi tüm şiddet biçimlerine neden olan davranış ve tutumlardır.
Israrlı takip; aşırı gözetleme, partnerinin ya da eski partnerinin yaşamı hakkında casusluk yapma, partnerin ne zaman nerede olduğunu kendisiyle paylaşması için baskı yapma, sürekli telefonla arama gibi davranışlarla belirli bir süre boyunca tekrarlanan davranışlarla rahatsız etme, korkutma ve baskılamadır.
İnsan ticareti; kişilerin cinsel kölelik, zorla çalıştırma ya cinsel istismara yönelik para karşılığı satılması, kullandırılmasıdır. Para karşılığı evlilik için eş sağlama, organ ve dokusunu satmaya zorlama, taşıyıcı annelik ya da dış döllenmeye zorlama gibi farklı amaçlara yönelik gerçekleşebilir.
Çocukların ticari cinsel sömürüsü; çocukların para, mal yada menfaat karşılığında yetişkinlerle cinsel ilişkiye girmeye ve cinsel haz aracı olarak kullanılmaya zorlanması, yakınları ya da yabancılar tarafından ticari bir araç haline getirilmesidir.
Şiddetin gözle görülür olmaması, var olmadığı ve kişileri olumsuz yönde etkilemediği anlamına gelmez. Her türlü şiddet suçtur, önlenmeli ve cezalandırılmalıdır.
Töre, namus, gelenek, görenek gibi toplumsal nedenler şiddete gerekçe olarak gösterilebilir ancak giyim ve kişinin kendini ifade ettiği davranış şekli, evlilik dışı ilişki veya çocuk sahipliği, bakire olmamak, boşanmak ya da ayrılmak istemek, çalışmak istemek gibi durumların bahane edilmesi şiddetin cezasını hafifletmez.
Şiddet, hem uluslararası insan hakları koruma mekanizmalarında hem de ulusal hukuk kurallarınca, gerekçesi her ne olursa olsun kabul edilemez bir durum ve temel insan hakları ihlalidir. Şiddet önlenmeli ve gerçekleşmesi durumunda cezalandırılmalıdır. Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin önlenmesi için en temel alınabilecek uluslararası sözleşmeler aşağıdaki gibidir;
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi (İHEB)
Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi (CEDAW)
İstanbul Sözleşmesi’nde toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin sadece kadınları değil, erkekleri de etkileyebileceği vurgulanmış ve Toplumsal Cinsiyete Dayalı İltica Talepleri (md.60) maddesinde;
– Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin zulüm olarak ve tamamlayıcı/ikincil korumayı gerektiren ciddi bir hasar biçimi olarak tanımlanabilmesi için yasal tedbirlerin alınması,
– Tüm gerekçelerin toplumsal cinsiyete duyarlı biçimde yorumlanmasını ve bu yorumlama ile zulüm görme tehlikesi tespit edilirse başvuru sahiplerine mülteci statüsünün tanınmasını,
– İltica başvurusu yapanlar için ülkeye kabul usulleri ve destek mekanizmalarının toplumsal cinsiyete duyarlı olmasının yanı sıra, mülteci statüsünün korunması ve toplumsal cinsiyete duyarlı uluslararası koruma başvurusu ve sığınma usullerinin oluşturulması için gerekli tedbirlerin alınmasına yönelik kararlara yer verilmiştir.
Yine İstanbul Sözleşmesi’nde Temel Haklar, Eşitlik ve Ayrımcılık Yapılmaması (md.4) maddesi ile sözleşme hükümlerinin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, görüş, köken, mülk, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni durum, göçmen ya da mülteci olma ya da başka bir statü gibi herhangi bir temele dayalı ayrımcılık yapılmaksızın herkes için uygulanması gerektiği belirtilmiştir.
Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun (6284); şiddet ya da şiddet uygulanma tehlikesi olması halinde herkesin bu durumu resmi makamlara şikayet edebileceğini söyler. Kanun, şiddete karşı alınabilecek tedbir kararları ve uygulanmasına yönelik esasları, Şiddet Önleme Merkezlerinin kurulması ve yürütülmesine dair esasları, şiddet mağdurları için maddi ve sosyal yardım esaslarını düzenler.
Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK); cinsiyete dayalı şiddete maruz kalmış kişileri özel ihtiyaç sahibi olarak tanımlar . Şiddet mağdurları, ihtiyaç duydukları tıbbi tedaviyi alma hakkına sahiptir ve şiddetten kaynaklı mağduriyet ortadan kalkıncaya kadar sınır dışı edilemezler.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nca hazırlanan 2016 – 2020 Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı’nda mültecikadınların şiddetten korunmasına yönelik faaliyetler planlanmıştır. Bunlardan bazıları ;
– mülteci kadın ve çocukların koruyucu ve önleyici hizmetlerden faydalanmasının sağlanması,
– Şiddet Önleme ve İzleme Merkezlerinin (ŞÖNİM) hizmetlerden mülteci kadınların da yararlanabileceği şekilde düzenlenmesi,
– ALO 183 Sosyal Destek Hattından mülteci kadınların da yararlanmasının sağlanması,
– Şiddetle mücadele için hazırlanacak materyallerde mültecilerin göz önünde bulundurulması, mülteci kadınların yerel ve ulusal düzeydeki çalışmalara dahil edilmesidir.
Şiddete Karşı Koruma Mekanizmaları ve Başvuru
Şiddete maruz kaldığınızda ya da şiddet riski altında olduğunuzu düşündüğünüzde, şiddettin kaynağı her kim olursa olsun (eş, sevgili, polis, doktor, insani yardım çalışanı vb.) şikayet ve koruma için çeşitli kurumlara başvurabilirsiniz. Şiddete uğruyor, uğrama riskinizin olduğunu düşünüyor ya da şiddete uğrayan birine tanık oluyorsanız aşağıdaki bilgileri kullanarak başvuruda bulunabilirsiniz.
Başvuru Makamları;
– Valilik ve Kaymakamlık
– Polis Merkezi
– Jandarma Karakolu
– Cumhuriyet Başsavcılığı ya da Aile Mahkemesi Hakimliği
– Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri
– Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)
– Acil sağlık hizmeti sunumu yapan sağlık kuruluşları
– Barolar
– Sağlık Meslek Örgütleri
– Bu alanlarda çalışan sivil toplum kuruluşları (Kadın, çocuk, genç)
Şiddetin önlenmesi için yapacağınız başvuruların tamamı ücretsizdir. Kanun gereği sizden herhangi bir ücret talep edilemez. Başvuru makamına doğrudan giderek ulaşamayacağınız durumlarda ve acil durumlarda arayabileceğiniz
Acil Telefon Hatları;
– ALO 155 Polis İmdat
– ALO 156 Jandarma İmdat
– ALO 183 Sosyal Hizmet Danışma Hattı
– ALO 144 Sosyal Yardım Hattı
– 112 Acil Sağlık
– 187 İnsan ticareti hattı
Şiddete Maruz Kaldığınızda;– Yaşadıklarınızı anlatın ve tutanak tutulmasını isteyin. Bazı durumlarda tutanak atlanır ya tutulmak istenilmezse özellikle talep edin. Tutanağı okumadan imzalamayın, imzaladığınız tutanağın bir kopyasını isteyerek saklayın
– Doğrudan hastaneye sevk edilerek darp raporu almanızın sağlanması gerekir. Eğer sevk yapılmazsa, tutanak tutulmadan önce darp raporu için hastaneye sevkinizi isteyin.
– Doktor muayenesi esnasında polis veya jandarmanın içeri girme hakkı yoktur. İhlal durumunda kolluk kuvvetini uyarması için doktordan destek isteyin.
– Ceza Muhakemeleri Kanunu(CMK) gereğince avukat talep etme hakkınız vardır, talebinizi polis ya da jandarmaya dile getirin. Avukat gelmeden ifade verme zorunluğunuz yoktur. İfade vermek ve tutanağı imzalamak için avukatın gelmesini bekleyebilirsiniz.
– CMK dışında barolar ve sivil toplum kuruluşlarından da avukat desteği isteyebilirsiniz.
– Şiddet mağduru ve failin aynı ortamda tutulması gerekir. Böyle bir durumda polis ve jandarmaya rahatsızlığınızı belirtin ve sorumluluğunu hatırlatın.
– Eğer polis ve jandarma tarafından şiddete maruz kalırsanız doğrudan savcılığa giderek suç duyurusunda bulunabilirsiniz.
– Herhangi bir şiddet olayından sonra ve özellikle polis, jandarma ve sağlık personelinden gördüğünüz şiddet sonrası bulunduğunuz bölgedeki savcılığa gidip dilekçe vererek suç duyurusunda bulunabilirsiniz. İmzalı dilekçenin bir kopyasını mutlaka kendinize alarak saklayın.
– Şikayet dilekçenize varsa darp raporunuzu ve diğer delilleri eklemeyi unutmayın.
– Dilekçe sonrasında soruşturma başlatılacak, gerekli görülürse iddianame hazırlanarak dava açılacaktır. Tebligatların size ulaşabilmesi için mutlaka gerçek ve ulaşılabilir olacağınız bir adresi de belirtin.
– Bütün bu süreçlerde zorlanacağınızı düşünüyorsanız avukat desteği almalısınız. Eğer avukat için maddi imkanınız yoksa bulunduğunuz ildeki baroya ya sivil toplum kuruluşlarına ulaşarak hukuki danışmanlık ve avukat desteği alabilirsiniz.
– Cinsel şiddete maruz kaldıktan sonra sonrası darp ve sağlık raporu almanın yanı sıra ihtiyaç halinde sağlık durumunuzun iyileştirilmesi için tedavi de yapılmalıdır. Tedavi için hastanelerin acil servislerine ya da birinci basamak sağlık kuruluşlarına gidebilirsiniz.
– Cinsel şiddet mağduriyeti sonrası istenmeyen gebelik ve cinsel yolla bulaşan enfeksiyon riski vardır.
Gebelik riskini azaltmak için;
Şiddet Sonrası Travma Etkileri ve Travma Sonrası Psiko-Sosyal Destek
En genel anlamıyla travma; bir olaya ya da derin üzüntü yaratan ya da rahatsız eden bir tecrübeye psikolojik ya da duygusal tepki olarak tanımlanabilir. Kaza geçirme, hastalık veya yaralanma, şiddete maruz kalma, sevilen birini kaybetme veya boşanma gibi üzücü birçok deneyim kişilerde travma etkisi yaratabilir. Herkes travmatik bir olayı farklı şekilde deneyimler çünkü hepimiz hayatımızdaki daha önceki deneyimler ışığında yeni olumsuz deneyimlerle yüzleşiriz.
Yaşadıkları ülkede yoğun çatışma ve şiddet ortamında bulunmaları, sığınma için yer değiştirme, kayıplar, ev sahibi toplumla yaşanan uyum sorunları ve diğer sosyo-ekonomik zorlukların yarattığı travmalar; kişi ve grupları şiddete daha açık hale getirirken şiddete maruz kalmanın etkileri de tüm bu travmalarla birleşir. Kişi yaşadığı travmayla başa çıkamadığında gündelik yaşamına yayılan birçok belirtiyle karşılaşabilir. Şiddet mağduru kişilerde görülebilecek psikolojik ve psiko-sosyal etkilerin bazıları aşağıdaki gibidir;
-Yaralanma gibi fiziksel beden bütünlüğünün zarar görmesinden kaynaklı ağrı ve acıların getirdiği psikolojik yıpranma
– Depresyon ve travma sonrası stres bozukluğu
– Özgüven kaybı
– Yoğun biçimde hissedilen suçluluk, korku, kaygı, utanç gibi duygular
– Uyku bozuklukları ve iştah bozuklukları
– Bedensel Belirti Bozuklukları
– İntihar davranışına kadar uzanan kendine zarar verme davranışları
– Panik Bozukluk gibi kaygıya bağlı gelişen bozukluklar
– Bağımlılıklar
Tüm bu travmatik deneyimler kişilerde zihinsel sağlığın gelişmesini ve psiko-sosyal problemlerin aşılmasını engeller. Bu tür bir ortam içerisinde psiko-sosyal destek alımı, mültecilerin yaşadıkları deneyimlerle baş edebilmesinde ve ona karşı direnç kurabilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Psiko-sosyal destek, kişilerin travma sonrası ortaya çıkabilecek psikolojik uyumsuzluklara karşı güçlendirilmesi, travmaya bağlı belirtilerin azaltılması ya da ortadan kaldırılmasını, bozulan sosyal ilişkilerin yeniden geliştirilmesi, kişilerin kendi potansiyellerini fark etmelerinin sağlanması, güçlendirilmesi ve desteklenmesini kapsar Psiko-sosyal destek;
– Travma sonrası kişilere psikolojik destek verilmesi, psikiyatrik hizmetlere ihtiyaç duyanların belirlenerek yönlendirilmesini,
– Diğer sosyal ve maddi yardımların toplumsal yapıdan kaynaklı koşullarla uygun olarak sürdürülmesini,
– Kişi ve gruplara katılım imkanı vererek kendi ihtiyaçlarını belirlemeleri, çözüm için harekete geçmelerinin sağlanmasını,
– Hali hazırda yürütülen hizmetlerle yararlanıcıların buluşmasını,
– Olası acil durumlara karşı kişilerin hazırlıklı olmasını ve baş etme becerilerinin geliştirilmesini sağlar.
Psiko-sosyal destek hem kamu kurumları hem de sivil toplum kuruluşları tarafından çeşitli şekillerde sağlanabilir;
Şiddet mağdurları için psiko-sosyal desteğin şiddet konusunda uzman sosyal çalışmacılarca yapılması ve yararlanıcıların şiddete maruz kalma nedenleri de göz önünde bulundurularak özel ihtiyaçlarının gözetilmesi son derece önemlidir. Ancak kişiye özgü ihtiyaçların ilk etapta tespit edilmesi her zaman mümkün değildir. Ulaştığınız psiko-sosyal destek size iyi gelmiyorsa sorununuz çözümsüz değil, aldığınız destek size uygun olmayabilir. Lütfen bu durumu temasa geçtiğiniz sosyal çalışmacı ve uzmanlarla paylaşın.
Destek Alınabilecek Kurum ve Yerler
Şiddete karşı koruma kişisel güvenliğin korunması için ilgili mekanizmalara yapılacak şikayet ve ihbar başvurularının yanı sıra şiddet mağduriyeti sonrası süreçte hukuki destek, psiko-sosyal destek ve sosyal yardımlara erişebilmesi önemlidir. Bu desteklerden yararlanmak için başvurulabilecek kurum, kuruluşlar ve destek hatlarından bazıları aşağıdaki gibidir;
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri
Özellikle ŞÖNİM’lerin olmadığı illerde danışman, psiko-sosyal destek, sığınma evi/konukevi ve maddi yardım desteği için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı İl Müdürlüklerine başvurulabilir. Bunun yanı sıra aşağıdaki destek hatlarını da arayabilirsiniz;
ALO 183 Sosyal Hizmet Danışma Hattı
ALO 144 Sosyal Yardım Hattı
Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerinin bilgisine ulaşmak için
Hizmet Birimleri ve Destek Hattı
Hizmet Birimlerinde HIV ile yaşayan, LGBTİ ve seks işçisi mülteciler için toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı psiko-sosyal danışmanlık ve hukuki destek verilmektedir. Şiddete maruz kaldığınızda ya da kendinizi şiddet riskiyle karşı karşıya hissettiğinizde Hizmet Birimlerine doğrudan gelerek ya da Türkiye’nin her yerinden ücretsiz olarak 0850 888 0 539 numaralı Destek Hattını arayarak danışmanlık ve hukuki destek isteyebilir, vaka yönetiminden yararlanabilirsiniz.
Vaka yönetimi, vakanın kayıt altına alınması, şiddet ile ilgili suç duyurusu, adli süreçlerin takibi, tıbbi ve psiko-sosyal desteğin planlanması gibi süreçlerden oluşur. Hizmet Birimlerinde ya da saha çalışmaları esnasında tespit edilen şiddet durumlarıyla ilgili kişilerin onay ve rızası alınarak vaka yönetimi yapılır. Siz de şiddete maruz kalmanız durumunda doğrudan Hizmet Birimi’ne gelerek ya da 0850 888 0 539 numaralı Destek Hattını arayarak vaka yönetimi talebinde bulunabilirsiniz.
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM)
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olarak açılan ve şiddetin önlenmesi için gerekli uzman personelin çalıştığı merkezlerdir. Barınma, kreş yardımı, geçici maddi yardım, istihdam edinme desteği, rehberlik ve danışmanlık, hukuki destek ve tıbbı destek hizmeti verilir. 7/24 ulaşılabilir olma esasıyla çalışır.
Şiddete maruz kaldığınızda doğrudan bu merkezlere başvurabilirsiniz.
İstanbul Sözleşmesi gereği, mülteciler de ŞÖNİM’lerden doğrudan yararlanabilir.Türkiye genelindeki ŞÖNİM’lerin adres ve iletişim bilgisine ulaşmak için tıklayınız.
Konukevleri
Risk altındaki kadınların ve 12 yaşından küçük çocukların geçici süreyle güvenli barınma ortamı ihtiyacı karşılanır. 12 yaşından büyük çocuklar gerekli incelemenin ardımdan Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğüne bağlı yurtlara yerleştirilir. Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Kaymakamlık ve Valilikler, Belediyeler ve Sivil Toplum Kuruluşları yürütebilir.
Tüm hizmetlerin gizlilik esasıyla yürütüldüğü sığınma evlerinde kalma süresi 3 aydır. Gerekli durumlarda uzatılabilir. Sığınma evlerinde verilen destekler aşağıdaki gibidir;
– barınma ihtiyacının karşılanması
– psikolojik ve sosyal destek
– barolarla iş birliği içinde hukuksal danışmanlık
– iş ve meslek edindirmeye yönelik çalışmalar
– Kendi evini tutmak isteyenlere destek
Eğer konukevi desteğinden yararlanmak istiyorsanız bulunduğunuz ilde Valilik, Kaymakamlık,aile ve sosyal politikalar il müdürlükleri, savcılık, polis merkezi, jandarma karakolu, belediyelerin kadın danışma merkezleri ve ŞÖNİM’ lere şiddete maruz kaldığınızı belgeleyecek şekilde başvurabilirsiniz.
Adli Yardım
Avukat ücretinin karşılanamayacağının kanıtlandığı durumlarda Türkiye Barolar Birliği’nin sağladığı ücretsiz avukatlardan yararlanılabilir. Adli yardım talebi için bulunduğunuz ildeki barolara başvurabilirsiniz. Bulunduğunuz ilde baro bilgisi için Türkiye Barolar Birliği’ne ulaşabilirsiniz.
Türkiye Barolar Birliği, avukatlara Arapça ve Farsça tercüme desteği sağlamaktadır. Avukatınızla görüşürken dil sorunu yaşamamak için 0312 292 52 52 numaralı hattı arayacak tercüme desteği almasını isteyebilirsiniz.
Ankara Barosu tarafından yürütülen Gelincik Merkezi şiddet mağduru kadınlar, çocuklar ve LGBTİ’lere ücretsiz hukuki destek verir ve ihtiyaç durumunda psikolog ve sosyal hizmet uzmanlarına yönlendirir. Merkeze gelmenin yanı sıra 7 gün 24 saat hizmet veren 444 43 06 numaralı Gelincik Hattını da arayabilirsiniz.
Adres: Ihlamur Sok. No:1 Kızılay/Ankara
Telefon: 444 43 06
E-posta: gelincik@ankarabarosu.org.tr
Web Sitesi: http://www.gelincikprojesi.org.tr
Toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele için çalışır. Şiddet mağdurları için sığınma evi ve hukuki danışmanlık desteği verir.
Adres: Katip Mustafa Çelebi Mah. Anadolu Sok. No:23 D:7-8 Beyoğlu/İstanbul
Telefon: 0212 292 52 31 – 32
E-posta: morcati@morcati.org.tr
Web Sitesi: www.morcati.org.tr
Göçmen kadınların korunmasına yönelik çalışır. Şiddete karşı koruma, adli tıp, can güvenliğinin sağlanması gibi konularda danışmanlık ve destek verilir.
Adres: Tomtom Mah. Yeni Çarşı Cad. Galatasaray Apt. No:26 D:8-9 K:4 Beyoğlu-İstanbul-Türkiye
Telefon: 0212-251 58 49-50
E-posta: info@kadav.org.tr
Web Sitesi: http://www.kadav.org.tr
Nefes Merkezi kapsamında kötü muameleye maruz kalmış göçmen ve mülteciler için destek sağlanır. Psikolojik destek , sosyal destek ,tıbbi vaka yönetimi, sağlık hizmetleri için tercüme ve eşlik desteği almak mümkündür.
Adres: AkşemsinMah. Karamuk Sok. No:26 Fatih/İstanbul
Telefon: 0212 531 40 28
E-posta: info-istanbul@hyd.org.tr
Web Sitesi: http://www.hyd.org.tr
Kapsamlı ve ücretsiz hukuki danışmanlık hizmeti verilir.
Adres: Refik Saydam Cad. No:39 Dilber Apt. No:11
Telefon: 0212 292 48 30
E-posta: info@mhd.org.tr
Web Sitesi: http://www.mhd.org.tr
Mültecilere yönelik destek hizmetleri verilir. UNHCR’ın işbirliği yaparak saha faaliyetlerini yürüttüğü kuruluşlardan biridir.
Bulunduğunuz ildeki merkezler ve temsilcilikler ile ilgili detaylı bilgiye http://sgdd.org.tr/where-we-work linki üzerinden veya merkezi arayarak erişebilir ya da acil destek hattını arayabilirsiniz.
Acil Destek Hattı: 444 48 68
UNHCR’ın işbirliği yaparak saha faaliyetlerini yürüttüğü kuruluşlardan biridir.
Farklı şehirlerdeki hizmet merkezleri ile mültecilere destek verir. Hizmet merkezleriyle ilgili bilgi için İKGV ile iletişime geçebilirsiniz.
Adres: Yeni çarşı Cad. No: 34 Beyoğlu / İstanbul 34425
Telefon : +90 212 293 1605
Web Sitesi: http://www.ikgv.org/
Mültecilikle ilgili sorunlarınız için destek alabilirsiniz.
Adres: Uğur Mah. 848 Sok. No:16 Konak/İzmir
Telefon: 0232 483 54 21
E-Posta: bilgi@multeci.org.tr
Web Sitesi: www.multeci.org.tr
Mülteci Destek Derneği (MUDEM) Hukuki destek vermektedir.
Doğrudan +90 312 427 27 02 numaralı destek hattından ulaşılabilir.
Destek hattı: +90 312 427 27 02
Adres : ÜSKÜP CAD. ÇEVRE SOK. 6A/6 ÇANKAYA ANKARA
Telefon : +90 0312 427 27 02
E-posta : info@multecidestekmerkezi.org
Website:http://mudem.org/
KAMER Vakfı 24 Saat Destek Hattını arayarak şiddet sonrası ve diğer konularda destek alabilirsiniz
Hizmet verdiği diğer illerle ilgili bilgiye web sitesinden ya da telefonla arayarak ulaşabilirsiniz.
Adres: Ali Emiri 3. Sok. Es-Şal Apt. No:1-2 Yenişehir/Diyarbakır
Telefon: 0412 228 10 53
E-Posta: info@kamer.org.tr
Web Sitesi: www.kamer.org.tr 24 Saat Destek Hattı: 0530 664 44 10
Kadınlar için şiddetle mücadele desteği verir.
Adres: Nilüfer Belediyesi Dernekler Yerleşkesi Konak Mah. Seçkin Sok. 23/1 Nilüfer/Konya
Telefon: 0531 033 88 44
E-Posta: morsalkimderneği@hotmail.com
Web Sitesi: www.morsalkim.org
Kendi ülkelerinde ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği korkusu taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen kişiler temel insan haklarının ve fiziksel güvenliklerinin korunması ve güvence altına alınmasını sağlamak için bir başka devletten uluslararası koruma isteyebilir. Bu kişilerin mülteci olup olmadıkları anlaşılıncaya kadar ve mülteci statüsü aldıktan sonra risk taşıdıkları ülkeye zorla geri gönderilmemeleri anlamına gelir. Türkiye’deki mevcut uygulamada Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM) bu konu ile ilgilenen iki kurumdur.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin amacı, ülkesini savaş ya da zulüm gibi nedenlerden terk etmiş olan kişilere uluslararası koruma sağlamaktır. BMMYK’nın temel iki görevi; uluslararası korumanın sağlanmasında devletlere destek olmak ve uluslararası koruma talebinde bulunan kişiyi ülkesine geri gönderilme riskine karşın mülteci statüsüyle üçüncü bir ülkeye yerleştirmektir. Bu görevleri yerine getirmek için Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği ülke ofisleri ile hizmet verir.
UNHCR Türkiye’nin temel faaliyet alanları aşağıdaki gibidir;
– BM kuruluşlarının Suriye mülteci krizine müdahalesine yönelik çalışmalara liderlik eder ve koordinasyonu sağlamak
– Uluslararası koruma ihtiyacındaki kişilerin koruma ve sosyal destek mekanizmalarına erişimini güçlendirmek
– T.C. Devleti yetkilileriyle çalışarak kamp ve kentsel alanlardaki mültecilere insanı yardım sağlamak
– Ulusal sığınma sisteminin güçlendirilmesi için mevzuat ve kurumsal kapasite gelişimini desteklemek
– Suriyeli olmayan mültecilerin kayıt ve statü belirleme işlemi sonrası üçüncü ülkeye yerleştirilmelerini takip etmek
UNHCR Türkiye, temel faaliyet alanlarında yürüttüğü çalışmaları kapsamında “UNHCR – HELP” web sitesi hazırlanmıştır. HELP (Yardım) sitesi Arapça, Farsça, İngilizce ve Türkçe olmak üzere dört farklı dilde kullanılabilir ve sitede Suriyeli mültecilerin sıklıkla ihtiyaç duyabilecekleri çeşitli konularda bilgilendirme ve yönlendirmeler yer alır.
Göç İdaresi Genel Müdürlüğü temel olarak Türkiye’deki düzenli ve düzensiz göçe ilişkin uluslararası korumanın sağlanması için çalışır. Ülkesini savaş ve zulüm gibi sebeplerden dolayı terk etmiş olan kişilere uluslararası koruma statüsünün belirlenmesi için çalışan yetkili mekanizmadır. Sınır ötesi göçmenlerin, uluslararası koruma başvurusu yaptıklarında başvuruyla ilgili karar verilinceye kadar Türkiye’de kalmalarına izin verilir ve bazı temel haklardan ve hizmetlerden yararlanmaları sağlanır. Eğer başvuruyla ilgili olumlu karar verilirse, uluslararası koruma statüsüyle Türkiye’de kalabilir ve bazı temel hak ve hizmetlerden yararlanmaya devam edilebilir. Göç İdaresi Genel Müdürlüğünün doğrudan göçmenlere temas ettiği hizmetleri üç başlık altında toplanabilir;
– Kayıt İşlemleri Düzenli ve düzensiz göçün kayıt altına alınması işlemleridir. Göçmenlerin kayıt işlemleri yapılır ve kimlikleri verilir.
– Geri Gönderme Merkezleri Geri Gönderme Merkezlerinin işletilmesi ve alanda çalışan diğer kurumlarca işletilmesi için işbirliklerinin yapılmasını sağlar. Merkezlerde göçmenlere yönelik acil ve temel sağlık hizmetlerinin verilmesi; yakınları, avukatları, konsolosluk ve UNHCR yetkilileri ile görüşmelerin sağlanması; çocukların yüksek yararı gözetilerek barındırılması, eğitim ve öğretimden yararlanmalarının sağlanmasına yönelik hizmetler yürütülür.
– Kabul ve Barınma Merkezleri Uluslararası koruma başvurusu yapmış ve koruma sahibi kişiler için barınma hizmeti sağlanan merkezlerdir. Sağlık, eğitim ve diğer sosyal ihtiyaçlar karşılanır. Bunun yanı sıra YİMER 157 (Yabancılar İletişim Merkezi) de hem mülteciler hem de diğer göçmenlerin ihtiyaçlarını karşılamak için hizmet vermektedir. YİMER, göçmenlerin ikamet, geçici koruma kapsamındaki kimlik numarası sorgulaması gibi online işlemlerin yanı sıra göçmenler için güvenilir ve erişilebilir bilgi sağlamayı hedefler. Arapça, Almanca, Farsça, İngilizce, Rusça ve Türkçe olmak üzere altı farklı dile online bilgi formu ve 0312 157 11 22 numaralı 7/24 çalışan ihbar ve yardım hattı ile hizmet vermektedir.
Türkiye’de Uluslararası Koruma Türleri
6458 Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu’na (YUKK) esasen Türkiye Devleti 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin getirdiği coğrafi kısıtlama ilkesine uygun olarak 3 farklı uluslararası koruma statüsü sunar;
1951 Cenevre Sözleşmesi gereğince, Avrupa ülkelerinde meydana gelen olaylar nedeniyle bu ülkelerden gelen ve Türkiye’ye uluslararası koruma başvurusu yapan kişilere verilen yasal uluslararası koruma statüsüdür. Mültecilik statüsünün sadece Avrupa menşe ülkelerinden gelen kişilere verilmesi ise 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin getirdiği coğrafi kısıtlamadan kaynaklanır.
Avrupa ülkeleri dışında meydana gelen olaylar sebebiyle; ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi düşüncelerinden dolayı zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için vatandaşı olduğu ülkenin dışında bulunan ve bu ülkenin korumasından yararlanamayan, ya da söz konusu korku nedeniyle yararlanmak istemeyen kişilere ve bu tür olaylar sonucu önceden yaşadığı ikamet ülkesinin dışında bulunan, oraya dönemeyen veya söz konusu korku nedeniyle dönmek istemeyen vatansız kişiye statü belirleme işlemleri sonrasında şartlı mülteci statüsü verilir. Üçüncü ülkeye yerleştirilinceye kadar, şartlı mültecinin Türkiye’de kalmasına imkan sağlanır.
Mülteci veya şartlı mülteci olarak nitelendirilemeyen, ancak menşe ülkesine veya ikamet ülkesine geri gönderildiği takdirde;
a) Ölüm cezasına mahkûm olacak veya ölüm cezası infaz edilecek,
b) İşkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye maruz kalacak,
c) Uluslararası veya ülke genelindeki silahlı çatışma durumlarında, ayrım gözetmeyen şiddet hareketleri nedeniyle şahsına yönelik ciddi tehditle karşılaşacak, olması nedeniyle menşe ülkesinin veya ikamet ülkesinin korumasından yararlanamayan veya söz konusu tehdit nedeniyle yararlanmak istemeyen yabancı ya da vatansız kişiye, statü belirleme işlemleri sonrasında verilen statüyü ifade eder.
28/4/2011 tarihinden itibaren Suriye Arap Cumhuriyeti’nde meydana gelen olaylar sebebiyle Türkiye’ye sığınan kişiler “geçici koruma” adı verilen ayrı bir uygulamaya tâbidir. Türkiye, bu uygulama uyarınca Suriye’den Türkiye’ye sığınan kişilere yasal olarak Türkiye’de kalma ve bazı hak ve hizmetlerden yararlanma hakkı tanır.
Mevcut uygulamada, Suriye’den gelerek Türkiye’ye sığınan Suriye vatandaşları, vatansızlar ve daha önce Suriye’de ikamet etmekte olan Filistinliler GİGM tarafından bu kapsamda değerlendirilir.Dolayısıyla, Suriye’den gelen sığınmacılara hali hazırda “geçici koruma” kapsamında Türkiye’de kalma hakkı tanındığından bu kişilerin ayrıca bir “uluslararası koruma” başvurusu yapmaları gerekmez. Bu sebeple, mevcut uygulamada geçici korumadan yararlanan kişiler ayrıca bir uluslararası koruma başvurusu yapamaz.
Geri göndermeme ilkesi, 1951 Cenevre Sözleşmesi’nin getirdiği en önemli uygulamalardan biridir. 1951 Cenevre Sözleşmesi 33.maddesinde mülteci ve sığınmacıların zulüm tehlikesinin olduğu yerlere geri gönderilmesini yasaklanır. Bu ilke bir uluslararası gelenek hukuku kuralıdır. Geri göndermeme ilkesinin 2 istisnası (m.33/2) bulunmaktadır:
– Kişinin bulunduğu ülkenin güvenliği için tehlikeli sayıldığına dair ciddi sebeplerin varlığı,
– Kişinin ciddi bir adi suçtan mahkum olması nedeniyle kesin hükümle mahkum olması için söz konusu ülkenin halkı açısından tehlike oluşturmaya devam etmesi.
Bu istisna durumlar kişinin gönderilmesinin onu işkence, zalimane ve insanlık dışı muameleye maruz bırakacağına dair riskin varlığı halinde uygulanmaz.
Geri Göndermenin Gerçekleşebileceği Durumlar
Türkiye’de geri göndermeme ilkesi, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu (YUKK)ile düzenlenir. YUKK kapsamında geri gönderilmeme ilkesine rağmen sınır dışı edilebilecek kişiler tanımlanmıştır.
– Terör örgütü veya çıkar amaçlı suç örgütü yöneticisi, üyesi veya destekleyicisi olanlar
– Türkiye’ye giriş, vize ve ikamet izinleri için yapılan işlemlerde gerçek dışı bilgi ve sahte belge kullananla
– Türkiye’de bulunduğu süre zarfında geçimini meşru olmayan yollardan sağlayanlar
– Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar
– Vize veya vize muafiyeti süresini on günden fazla aşanlar veya vizesi iptal edilenler
– İkamet izinleri iptal edilenler
– İkamet izni bulunup da süresinin sona ermesinden itibaren kabul edilebilir gerekçesi olmadan ikamet izni süresini on günden fazla ihlal edenler
– Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler
– Türkiye’ye yasal giriş veya Türkiye’den yasal çıkış hükümlerini ihlal edenler
– Hakkında Türkiye’ye giriş yasağı bulunmasına rağmen Türkiye’ye geldiği tespit edilenler
– Uluslararası koruma başvurusu reddedilenler, uluslararası korumadan hariçte tutulanlar, uluslararası koruma başvurusu kabul edilemez olarak değerlendirilenler, uluslararası koruma başvurusunu geri çekenler, uluslararası koruma başvurusu geri çekilmiş sayılanlar, uluslararası koruma statüleri sona eren veya iptal edilenlerden haklarında verilen son karardan sonra Türkiye’de kalma hakkı bulunmayanlar
– İkamet izni uzatma başvuruları reddedilenlerden, on gün içinde Türkiye’den çıkış yapmayanlar
– Uluslararası koruma başvuru sahibi veya uluslararası koruma statüsü sahibi olup ülke güvenliği için tehlike oluşturduğuna dair ciddi emareler bulunanlar
Sınır dışı edilebilecekler arasında “Türkiye’de bulunduğu süre boyunca geçimini meşru olmayan yollardan temin etme”(1-ç), “Kamu düzeni veya kamu güvenliği ya da kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar” (1-d) ve “Çalışma izni olmadan çalıştığı tespit edilenler” (1-ğ) ibarelerinin yer alması çoğu zaman kolluk kuvvetlerince hedef haline gelebilen seks işçiliği yapan ve HIV ile yaşayan mültecileri geri gönderilme riskine açık hale getirir. Bunun yanı sıra 2016 yapılan değişiklikle eklenen 2. fıkra; terör ve suç örgütü mensupları, kamu düzeni veya kamu güvenliği ile kamu sağlığı açısından tehdit oluşturanlar için geri gönderilmeme ilkesinin koruma ve koruma başvuru sürecinin her aşamasında askıya alınabileceğini söyler.
Geri Gönderme Kararına Karşı Yargı Yolu
Sınır dışı etme kararı, gerekçeleriyle birlikte hakkında sınır dışı etme kararı alınan kişiye, yasal temsilcisine ya da avukatına tebliğ edilerek kararın sonucu, itiraz usulleri ve süreleri hakkında bilgilendirilir.
İdare mahkemesine başvuru ve özellikleri:
İdari Gözetim Kararı ve Geri Gönderme Merkezleri
Geri gönderme kararı alınanlardan kişiler eğer aşağıdaki koşullara sahipse haklarında valilik tarafından idari gözetim kararı alınabilir;
Haklarında idari gözetim kararı alınanlar Geri Gönderme Merkezlerinde (GGM) tutulurlar. GGM’ndeki idari gözetim süresi altı ayı geçemez. Ancak bu süre, sınır dışı etme işlemlerinin yabancının iş birliği yapmaması veya ülkesiyle ilgili doğru bilgi ya da belgeleri vermemesi nedeniyle tamamlanamaması hâlinde, en fazla altı ay daha uzatılabilir.
İdari gözetiminin devamına gerek olmadığı belirlenen kişiler İçişleri Bakanlığı’na bildirilir. Bakanlığın uygun görmesi halinde bu kişiler hakkındaki idari gözetim kararı kaldırılır ve kendisine Çıkış İzin Belgesi verilir. Bu yabancılardan belli bir adreste ikamet etmeleri veya istenilen şekil ve sürelerde bildirimde bulunmaları istenebilir.
İdari gözetime alınan kişilere Geri Gönderme Merkezlerinde (GGM)kaldıkları sure boyunca;
Ayrıca
Uluslararası ve Geçici Koruma Kayıt ve Başvuru Süreçleri
Koruma Başvurusunda Bulunmak
Türkiye’de uluslararası koruma başvurularının yapıldığı kurum Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM)’dür. Ülkesini savaş veya zulüm sebepleriyle terk eden ve bu sebeplerden ya da ölüm cezası veya işkence görme tehlikesinden dolayı ülkesine dönemeyecek durumda olan kişiler, Türkiye’de yasal bir hukuki statü ile kalmaya devam etmek ve uluslararası koruma için bulunduğu ildeki İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne (İGİM) başvuruda bulunmalıdır.
Suriyeli Mülteciler, Türkiye’de Geçici Koruma uygulamasına tabidir ve bunun yanı sıra ayrıca uluslararası koruma başvurusu yolu açık değildir.
Geçici korumadan yararlanmak ve yasal olarak Türkiye’de kalabilmek için bulundukları için İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne giderek kayıt yaptırmak gerekir. Kayıt için doğru kimlik bilgilerinin verilmesi, kimlik ve diğer belgelerin sunulması istenir. Kayıt için başvuran kişilere 30 gün içerisinde ‘Geçici Koruma Kimlik Belgesi’ni’ almak üzere ön kayıt belgesi verilir .
Bunun yanı sıra Suriye dışından gelen ve geçici koruma kapsamında olmayan mülteciler, uluslararası koruma başvurusu için Birleşmiş Milletler Yüksek Komiserliği ve T.C. Devleri makamlarına ayrıca kayıt yaptırmalıdır.
Üçüncü Ülkeye Yerleştirme
Üçüncü ülkeye yerleştirme, mültecilerin sığındıkları ülkeden, koruma ve ihtiyaç duydukları yardıma ulaşacakları bir başka ülkeye gönderilmelerine olanak tanıyan bir çözümdür.
Mülteci statüsünün tanınması, bir mültecinin her zaman üçüncü bir ülkeye yerleştirilmek üzere yönlendirileceği ve dosyasının sunulacağı anlamına gelmez. Üçüncü ülkeye yerleştirme bir hak değildir ve bu nedenle başvuruya dayalı bir süreç de değildir. Üçüncü ülke yerleştirmeleri için kontenjanların çok sınırlı olması nedeniyle en hassas durumdaki ve en yüksek risk altındaki kişilere öncelik verilerek çok az sayıda mülteci için üçüncü ülkeye yerleştirilebilmektedir.
Kişiler üçüncü ülkeye yerleştirme talebinde bulunamaz, UNHCR en hassas durumdaki vakaların tespiti için GİGM ile birlikte çalışır. Üçüncü ülkeye yerleştirmeye ilişkin nihai kararlar UNHCR tarafından değil, mültecileri kabul eden ülkeler tarafından verilmektedir.
Uluslararası ve geçici korumaya başvuru ve kayıtla ilgili konularda destek alınabilecek kurumlardan bazıları aşağıdaki gibidir;
ANKARA
Adres: Tiflis Cad. 552. Sok. No:3 Sancak Mah. 06550 Ankara
Telefon: 0312 409 70 00
Fax: 0312 441 21 73
VAN
Adres: İstasyon Mahalle, Terminal 1. Sokak Hayırlar Caddesi 40/2 Van
Telefon: 0432 2155470 – 2143630
Fax: 0432 2148404
Adres : Aşağı Dikmen Mah. Galip Erdem Cad. No:42 Çankaya/ANKARA
Telefon : +90 312 427 55 83
+90 312 212 60 12
+90 312 212 60 13
Faks : +90 312 212 60 14
Faks : +90 312 212 60 15
E-posta : sgdd@sgdd.org.tr
Danışmanlık hattı : 444 48 68
Türkiye’nin her yerinden 157, Yurt dışından ise +90 312 157 11 22 numaralı telefonu 7 gün 24 saat arayarak Türkçe, İngilizce, Arapça, Rusça, Farsça ve Almanca dillerinde hizmet alabilirsiniz.
Yabancıların Türkiye’ye giriş, Türkiye’de kalış ve Türkiye’den çıkışları ile ilgili soru ve sorunları için, uluslararası Koruma ve Geçici Korumaya ilişkin iş ve işlemler için, farklı statülerle ülkemizde kalan yabancıların hak ve yükümlülükleri hakkında bilgi almak için, insan ticareti mağduru ihbar ve acil yardım çağrıları için YİMER 157’yi arayabilirsiniz
Hizmetler ve Destek Mekanizmalar
Savaş ve zulüm sebeplerinden dolayı ülkelerini terk eden kişiler hem geçici koruma hem de uluslararası koruma için GIGM’yeve BMMYK’ya yapmış oldukları başvurular ve diğer konular hakkında GIGM ve BMMYK’den destek alabildiği gibi bunun yani sıra yine bu alanda çalışan sivil toplum örgütlerinden de destek alabilirler.
BMMYK ve STK’lar Türkiye’deki mültecilere ve sığınmacılara;
Bu hizmetlerin alınabileceği kurumlardan bazıları ve iletişim bilgileri aşağıdaki gibidir;
Hizmet Birimleri
Hizmet Birimlerinde mültecilerin uluslararası korumaya erişimine ilişkin destek faaliyetleri verilir. Bu kapsamda,
– Kayıt, yer değiştirme, üçüncü ülke yerleştirmeleri, vb. ile ilgili bireysel bilgilendirme, farkındalık artırma, ilgili kurumlara yönlendirme ve süreç takibi desteği
– Geri gönderme acil durumlarında hukuki destek
– Uluslararası korumaya ilişkin bilgilendirme, eğitim faaliyetleri ve iletişim materyallerinin yaygınlaştırılması sağlanmaktadır.
Bu hizmetlerden doğrudan Hizmet Birimlerine gelerek ya da Türkiye’nin her yerinden 0850 888 0 539 numaralı DESTEK HATTI’nı arayarak yararlanabilirsiniz.
Kayıt ve başvuru süreçleriyle ilgili yönlendirmelerin yanı sıra hukuki destek vermektedir. Destek ve daha fazla bilgi için BMMYK’nin internet sitesine bakabilirsiniz.
http://help.unhcr.org/turkey/tr/
Ankara Ofisi
Adres: Tiflis Cad. 552. Sok. No:3 Sancak Mah. 06550 Ankara Telefon: 0312 409 70 00
Van Ofisi
Adres: İstasyon Mahalle, Terminal 1. Sokak Hayırlar Caddesi 40/2 Van
Telefon: 0432 2155470 – 2143630
Mültecilere yönelik hukuki destek, izleme ve vaka takibi hizmeti verir. Kurumun internet sitesi üzerinden de Türkiye’deki Uluslararası Koruma Prosedürü ve Uluslararası Koruma isteyen kişiler için Sağlık Hizmetleri, Eğitim Hakki ve İşgücü piyasasına erişim gibi konular hakkında bilgi alınabilmektedir.
Web sitesi : www.mhd.org .tr
Adres : Dr. Refik Saydam Cad. Dilber Apt. No: 39 Daire: 11 Kat: 4 Şişhane, Beyoğlu – İstanbul
Telefon : +90 212 292 48 30
+90 212 292 48 33
E-posta : info@mhd.org.tr
Yasal sorunlar alanında, sağlık ve eğitim konularında danışmanlık ve destek verir. UNHCR ile iş birliği yapan partner kurumlardan biridir. Adres: Yeni çarşı Cad. No: 34 Beyoğlu / İstanbul 34425
Telefon : +90 212 293 1605
Web Sitesi: http://www.ikgv.org/
SGDD, bireysel olarak Avrupa menşei ülkelerden gelmeyen ve geçici koruma statüsü kapsamında olmayan kişilerin uluslararası korumaya başvurusunda ilk adım olan ön kayıt sürecini yürütür. BMMYK sığınma talebinde bulunmak ve uluslararası koruma başvurusu içinilk adim, BMMYK ile birlikte çalışan SGDD’nin Ankara ofisine on kayıt yaptırmak gerekmektedir. Bununla birlikte UNHCR’ın işbirliği yaptığı kurumlardan biri olarak saha faaliyetlerini yürütür.
Adres : Adres : Aşağı Dikmen Mah. Galip Erdem Cad. No:42 Çankaya/ANKARA
Telefon : +90 312 212 60 12-13-14
E-posta:sgdd@sgdd.org.tr
Web Sitesi : www.sgdd.org.tr
Hukuki destek vermektedir. Doğrudan +90 312 427 27 02 numaralı destek hattından ulaşılabilir.
Destek hattı: +90 312 427 27 02
Adres : ÜSKÜP CAD. ÇEVRE SOK. 6A/6 ÇANKAYA ANKARA
Telefon : +90 0312 427 27 02
E-posta : info@multecidestekmerkezi.org
Website :http://mudem.org/
Cinsel Sağlık ve Üreme sağlığı (CSÜS)
Cinsel Sağlık, cinsellikle ilişkili enfeksiyonlar dahil hastalıkların olmaması ve aynı zamanda fiziksel, duygusal, zihinsel ve sosyal anlamda da iyi olma halidir.
Üreme sağlığı ise insan yaşamının tüm aşamalarında, üreme sistemini ilgilendiren tüm alanlarda fiziksel, zihinsel ve sosyal açıdan tam bir iyilik hali olarak tanımlanabilir. Bütüncül bir yaklaşımla ele alındığında cinsel sağlık ve üreme sağlığı arasındaki ilişkinin önemi görülmektedir. Bu sebeple özellikle hak temelli sağlık hizmetlerine erişim kapsamında cinsel sağlık ve üreme sağlığı birlikte değerlendirilir.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı kişilerin cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar , istenmeyen gebelik, zorlama, şiddet ve ayrımcılık riski olmadan cinselliğini gerçekleştirebilmesidir.Dünya Sağlık Örgütü’ne göre cinsel sağlık ve üreme sağlığı; üreme sistemi ve işlevleriyle ilgili sadece hastalık ya da sakatlık olmaması değil, bedensel, zihinsel ve sosyal açıdan bütünüyle iyi olma durumudur. CSÜS; insanların doyurucu, güvenli, şiddetten uzak bir cinsel yaşamları, üreme yetenekleri ve bu yeteneği kullanıp kullanmayacakları konusunda karar verme özgürlükleri olması demektir.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı, uluslararası insan hakları koruma mekanizmalarınca tanımlanmış ve çeşitli sözleşmelerle koruma altında alınmış temel insan hakları ile doğrudan ilişkileri belirtilmiştir. Bu bağlamda belirlenen haklar genel çerçeve olarak CSÜS Hakları olarak adlandırılır.
Temel insan hakları, evrenseldir ve herhangi bir özel statü gerektirmeksizin ya da sınırlama olmaksızın herkes için geçerlidir. Haklar, ülkeler arası sözleşmelerle koruma altına alınır. Koruma kapasitesi, ülkelerin haklara erişim için sağlanması gereken hizmetleri uygulamadaki başarısına bağlıdır ancak yine de uygulamada yaşanan eksiklik ve sorunlar o hakkın olduğu gerçeğini değiştirmez.
Hakların hayata geçirilmesi konusunda önemli belirleyiciler arasında, bu alanda sağlanan hizmetlerin erişilebilirliği yer almakta iken; bir diğer boyut da haklarla ilgili farkındalık ve bilgi sahibi olma, doğru zaman ve doğru mekanizma aracılığıyla hizmetlere erişim talebinde bulunabilmektir. CSÜS hizmetlerine erişimde bilgi ve farkındalık sahibi olmamanın yanı sıra, ön yargılar nedeniyle toplumsal baskı ile karşılaşma ve sağlık personeli tarafından dışlanma, zorbalığa uğrama korkusu da söz konusudur. Bu durum özellikle gençler, LGBTİ’ler, seks işçileri, mülteciler, HIV ile yaşayanlar, madde kullanıcıları gibi toplumsal risklerle karşılaşan kişi ve gruplar için etkili olmaktadır.
İnsani kriz yaşanan dönemlerde kriz mağduru toplumların ve/veya kişilerin CSÜS hizmetlerine erişimleri daha da güçleşmekte, bununla birlikte yaşamsal koşullara bağlı olarak cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, riskli ve istenmeyen gebeliklerin yaşanması gibi risk faktörleri artmaktadır.
CSÜS Sağlık Hizmetleri
Türkiye’de uluslararası koruma ve geçici koruma altındaki kişiler ikamet ettikleri ilin İl Göç İdaresi Müdürlüğü’ne başvuru yaparak 99 ile başlayan geçici koruma numarası ve kayıt belgesi aldıktan sonra T. C. vatandaşlarıyla aynı koşullarda ve gerektiğinde eşit ücretler ödeyerek SGK kapsamındaki sağlık hizmetlerinden faydalanabilirler.
Birinci Kademe Sağlık Kurumları Bu basamaktaki sağlık kurumlarından CSÜS kapsamında;
– Ayakta temel muayene, teşhis ve tedavi hizmetleri
– HIV dahil Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar (CYBE) için danışmanlık , tarama ve tanı testleri
– Gebeliği önleyici yöntemler bilgisi ve danışmanlığı
– Penis kondomu temini
– Gebeliğin planlaması, istenmeyen gebeliklerin önlenmesine yönelik yöntemlerin uygulanması
– Psiko-sosyal destek faaliyetleri gibi hizmetler ücretsiz olarak alınabilir. Yukarıdaki hizmetleri alabileceğiniz birinci basamak sağlık kurumları;
● Aile Sağlığı Merkezleri (ASM)
– Hemen her mahallede bulunur.
● Toplum Sağlığı Merkezleri (TSM)
– İl ve ilçelerde bulunur.
● Göçmen Sağlığı Merkezleri (GSM) ve Göçmen Sağlığı Eğitim Merkezleri (GSEM)
– Mültecilerin temel sağlık hizmetlerine erişimi için özel olarak kurulmuşlardır. Bu merkezlerde Arapça konuşan personel istihdam edilir. Merkezlerle ilgili güncel bilgiye Sağlık Bakanlığı ve bulunduğunuz ildeki İl Sağlık Müdürlüğü’nden ulaşabilirsiniz.
● Toplum Ruh Sağlığı Merkezleri (TRSM)
– Toplum temelli ruh sağlığı modeliyle hizmet verir. İkinci Basamak Sağlık Kurumları Bu kademedeki CSÜS sağlık hizmetleri devlet hastaneleri, özel hastanelerde ve özel tanı ve tedavi kuruluşlarında verilir. Bu basamaktaki sağlık kuruluşlarından aşağıdaki hizmetleri alabilirsiniz;
– CYBE’lere yönelik tüm tanı ve tedavi hizmetleri
– Jinekoloji, üroloji, enfeksiyon hastalıkları ve dermatoloji polikliniklerinde kapsamlı muayene , tanı ve tedavi hizmetleri
– Gebelik planlaması, gebelik takibi , doğum ve güvenli düşük hizmetleri Üçüncü Kademe Sağlık Kurumları Üniversitelerin eğitim ve araştırma hastaneleri ile özel dal hastaneleridir. Bu kurumlarda;
– İleri düzey araştırma, tanı ve tedavi hizmetleri sunulur.
– Cinsiyet geçiş sürecini başlatmak için üniversitelerin tıp fakültesi hastaneleri yada eğitim araştırma hastaneleri gibi 3. basamak sağlık kuruluşlarına başvurabilirsiniz.
– HIV Enfeksiyonu ve Viral Hepatit tanı, takip ve tedavi hizmetleri alınabilir. Kamuya ait sağlık kurumlarındaki hizmetler 99 ile başlayan kayıt numarasına sahip mülteciler için ücretsizdir. Hastanelerde, ayaktan ya da yataklı, laboratuvar, poliklinik ve klinik hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilirsiniz. Eğer İl Göç İdaresi Müdürlüklerine başvurarak kayıt yaptırmadıysanız ve 99 ile başlayan kimlik numarasına sahip değilseniz sunulan tüm acil sağlık hizmetlerinden ücretsiz olarak yararlanabilirsiniz.
UNHCR – ASAM (SGDD) Danışma Hattı
444 48 68 numaralı hat üzerinden ulaşılabilen UNHCR – ASAM Danışmanlık Hattı Arapça, Farsça, Urduca, Somalice, İngilizce ve Türkçe dillerinde ücretsiz danışmanlık hizmeti ile gerekli kurumlara yönlendirmeler yapar.
Hastane personeli ile iletişim için tercümana ihtiyacı varsa ikamet ilindeki UNHCR kuruluşlarından destek alınabilir. UNHCR, çeşitli illerde Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD – ASAM) ve İnsan Kaynağını Geliştirme Vakfı (İKGV) aracılığıyla destek hizmetlerini yürütür.
Ağrı – 0541 579 94 04
Ankara – 0312 428 30 11
Bilecik – 0228 212 11 64
Eskişehir – 0222 234 64 42
İstanbul Elmadağ – 0212 254 17 76
İstanbul Esenler – 0212 562 50 62
Kütahya – 0274 2223 26 27
Van – 0432 216 05 34
Adana – 0322 226 01 11
Afyonkarahisar – 0272 214 49 13
Amasya – 0358 212 83 39
Aydın – 0256 518 73 51
Balıkesir – 0266 239 08 00
Bursa – 0224 222 32 21
Çanakkale – 0286 213 13 19
Denizli – 0258 261 67 66
Edirne – 0284 212 65 36
Erzurum – 0442 238 33 23
Gaziantep – 0342 220 01 77
Hatay – 0326 227 39 39
Isparta – 0246 202 20 12 İ
İstanbul – 0212 251 67 44
İzmir – 0232 489 89 73
Kahramanmaraş – 0344 221 48 55
Kayseri – 0352 222 62 15
Kırşehir – 0386 212 37 07
Konya – 0332 353 06 53
Malatya – 0422 321 44 74
Mersin – 0324 290 59 41
Muğla – 0252 214 02 04
Nevşehir – 0384 212 18 52
Niğde – 0388 233 25 12
Samsun – 0362 4432 02 55
Sakarya – 0264 277 61 56
Şanlıurfa – 0414 312 12 00
Tokat – 0356 212 40 22
Osmaniye – 0328 825 64 81
Van – 0432 215 66 60
Ankara’da Hacettepe Üniversitesi bünyesindeki merkeze doğrudan başvurarak HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili bilgi ve danışmanlık alabilirsiniz.
Adres: Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampüs İç Hastalıkları Binası Kat:1 Sıhhiye/ANKARA
Telefon: 0312 322 12 71
Web Sitesi: www.hatam.hacettepe.edu.tr
İzmir’de Ege Üniversitesi bünyesinde kurulan EGEHAUM, HIV’e yönelik araştırma ve bilimsel çalışmalarının yanı sıra destek birimi faaliyetleri de yürütülmektedir. HIV ile ilgili bilgi, destek ve danışmanlık için doğrudan EGEHAUM Destek Birimini arayabilirsiniz.
Adres: Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Polikliniği Bornova/İZMİR Destek Birimi
Telefon: 0232 390 29 68 Merkez
Telefon: 0232 390 29 82
Web Sitesi: www.egehaum.com
İstanbul’da yer alan dernek tanı öncesi, tanı ve tedavi sürecinde destek hizmetleri sağlamaktadır. HIV ile ilgili bilgi edinmek, test öncesi ve sonrası danışmanlık almak, ücretsiz ve anonim test yaptırmak ve tanı sonrası akran danışmanlığı, tıbbi ve psiko-sosyal destek ve hukuk danışmanlığı almak için Pozitif Yaşam Derneği’ne ulaşabilirsiniz.
Telefon: 216 418 10 61
Web Sitesi: www.pozitifyasam.org
İstanbul Beşiktaş Belediyesi Sağlıklı Yaşam Merkezi’ne giderek hafta içi her gün 9:30 – 16:30 saatleri arasında ücretsiz ve anonim HIV testi yaptırabilir, bilgi, danışmanlık ve ücretsiz penis kondomu alabilirsiniz.
Adres: Cihannuma Mah. Bostancı Veli Sok. 5/A
Telefon: 0212 258 24 16
Şişli Belediyesi Merkez Polikliniği’ne başvurarak hafta içi her gün 17:00 – 20:00 saatleri arasında ücretsiz ve anonim HIV testi yaptırabilirsiniz. Merkez Polikliniğinde LGBTİ bireyler için bulaşıcı hastalık ve test danışmanlığı da verilmektedir.
Adres: Cumhuriyet Mah. Abide-i Hürriyet Cad. Mezarlık Çıkmazı Sok. No:2 Feriköy/Şişli İSTANBUL
Telefon: 0212 234 48 31 / 0212 232 18 43
Ankara Çankaya Belediyesi Halk Sağlığı Merkezi’ne giderek ücretsiz ve anonim HIV testi ve danışmanlık hizmetlerinden yararlanabilirsiniz. Adres: Mithatpaşa Cad. No:52 Kızılay/ANKARA Telefon: 0850 455 02 65
UNFPA (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu), ECHO (Avrupa Topluluğu İnsani Yardım Ofisi) desteği, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve çeşitli sivil toplum kuruluşları ile üniversitelerin işbirliği ile hizmet veren merkezlerdir. Çeşitli illerde yer alan bu merkezlerde kadın ve genç kızlara yönelik sağlık danışmanlığı, üreme ve kadın sağlığı eğitimleri, toplumsal cinsiyete dayalı şiddet (TCDŞ) vakalarının takibi gibi hizmetler verilir. LGBTİ’ler, HIV ile yaşayanlar ve seks işçileri bu merkezlerden yararlanabilir. Merkezlerin bulunduğu iller aşağıdaki gibidir;
– Adana (Seyhan ve Yüreğir) – Adıyaman – Ankara (Ulubey, Yenimahalle, Altındağ, Mamak) – Batman – Bursa (Yıldırım, Osmangazi) – Diyarbakır – Eskişehir (Odunpazarı) – Gaziantep (Şahinbey, Nizip) – Hatay (Reyhanlı, Bayrampaşa, Tarlabaşı, Fındıkzade, Zeytinburnu) – İzmir (Bornova, Konak) – Kahramanmaraş -Kocaeli – Mardin (Kızıltepe, Artuklu) – Mersin – Konya (Meram, Selçuklu) – Şanlıurfa (Harran, Yenice, Devteşti, Süleymaniye, Eyyübiye)UNFPA (Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu) ve Toplum Gönüllüleri Vakfı(TOG) işbirliği ile mülteci gençlere hizmet veren merkezlerdir. Gençlik Merkezleri, mülteci gençlerin sosyal entegrasyonu ve cinsel sağlık üreme sağlığı hizmetleri, psiko-sosyal destek hizmeti gibi destek mekanizmalarına genç dostu yollarla ulaşmalarını sağlamayı amaçlar. Gençlik merkezlerin bulunduğu iller aşağıdaki gibidir;
– Toplum Gönüllüleri Vakfı Ankara Gençlik Merkezi, Ankara
– Toplum Gönüllüleri Vakfı Diyarbakır Gençlik Merkezi, Diyarbakır Merkez
– Toplum Gönüllüleri Vakfı Hatay Gençlik Merkezi, Hatay Antakya
– İzmir Bulut Öncü Gençlik Merkezi, İzmir Konak
Hizmet Birimleri kapsamında doğrudan mülteci LGBTİ’ler, HIV ile yaşayanlar ve seks işçilerine yönelik CSÜS konusunda bilgilendirme, farkındalık artırma, danışmanlık ve yönlendirme hizmeti verilecektir. Ankara, Mersin, Eskişehir ve İstanbul’da yer alan Hizmet Birimlerine gelerek CSÜS bilgilendirmesi alabilir, yapılan farkındalık çalışmalarına katılabilir, ücretsiz penis kondomu edinebilir,
HIV ve diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar hakkında bilgi alabilir, tanı ve tedavi için ilgili sağlık birimlerine yönlendirme ve takip desteği isteyebilirsiniz. Hizmet Birimlerinin olmadığı illerde bilgi almak ve saha çalışanlarına ulaşmak için 539 0 888 0850 numaralı ücretsiz Danışma Hattını arayabilirsiniz.
Trans Mülteciler için Cinsiyet Geçiş Süreci
Türkiye’de cinsiyet geçiş cerrahisi resmi süreç olarak belirli 3. basamak hastanelerde yürütülmektedir. Hem devlet hastaneleri hem de özel hastanelerde cinsiyet geçiş operasyonlarını yaptırmak mümkündür ancak süreci başlatmak için cinsiyet değişikliğine izin davası açılmalı ve Cinsel Kimlik Konseyi bulunan bir eğitim ya da araştırma hastanesinin psikiyatri bölümüne başvurulmalı/sevk alınmalıdır.
Cinsiyet geçiş süreci adımları sırasıyla aşağıdaki gibidir;
– Cinsiyet Geçiş İzin Davasının açılması
– Cinsel Kimlik Konseyi’nin bulunduğu bir eğitim/araştırma hastanesine sevk
– Psikiyatrik gözlem süreci ve değerlendirme(6 ay – 2 yıl)
– Hormon Terapisi (en az 6 ay)
– “Üremeden yoksun olup ruh sağlığı açısından ameliyat olması zorunludur” ibareli resmi sağlık raporunun alınması
– Cinsiyet değişikliğine ilişkin ilgili mahkemeden izin kararının alınması
– Cinsiyet geçiş ameliyatı
– Kimlik değişikliği işlemleri
Cinsiyet Kimlik Konseyi bulunan eğitim/araştırma hastaneleri, 3. basamak kamu hastaneleri olduğu için kayıtlı ve 99 ile başlayan kimlik numarasına sahip olan mülteciler buradaki hizmet süreçlerinden ücretsiz yararlanabilirler. Cinsiyet değişikliğine ilişkin mahkeme izin kararı alındıktan sonra cinsiyet geçiş ameliyatı devlet hastaneleri ya da özel hastanelerde yaptırılabilir. Devlet hastanelerindeki sağlık hizmetleri 99 ile başlayan kimlik numarasına sahip mülteciler için ücretsiz olmakla birlikte özel hastane hizmet bedellerinin kişilerin kendisi tarafından karşılanması gerekir.
❖ Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı Hastanesi
❖ Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
❖ Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
❖ Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
❖ Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
❖ Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
❖ İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi
❖ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi
❖ Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi
❖ Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi
❖ Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi
❖ Kocaeli Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesi
❖ Bülent Ecevit Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi
Hizmet Birimlerindeki CSÜS hizmetleri kapsamında cinsiyet geçiş süreci ile ilgili bilgi alabilirsiniz. Hizmet Birimlerine gelerek cinsiyet geçiş süreci hakkında bilgi istediğinizi dile getirebilir, sorularınızı sorabilir ve ilgili kurumlara yönlendirilme desteği isteyebilirsiniz.
Öz bakım ve temel hijyenle ilişkilidir. El, yüz temizliği, banyo alışkanlığı cinsel hijyeni de doğrudan etkiler. Cinsel hijyeni sağlamak için öneriler;
– Elleri sabun ve su ile sık sık yıkamak
– Dış üreme organlarını temiz ve kuru tutmak
– Dış üreme organları temizliğinde jeller, ıslak mendil, parfümlü solüsyonlar vb. kullanmamak
– Pamuklu ve vücudu sıkmayan iç çamaşırları kullanmak, iç çamaşırı temizliğine önem vermek
– Cinsel ilişki sonrası ve tüm diğer durumlarda idrar yapma isteğini ertelememek
– Hijyenik ped ve tampon kullanımında en fazla 3 – 4 saatte bir ped ve tamponu değiştirmek, her değiştirmede üreme organı temizliğini yapmak
– Başkalarına ait havlu, mayo, iç çamaşırı vb. kullanmamak
– Olası hastalıklarda erken tanı için düzenli sağlık kontrolü yaptırmak
– Cinsel ilişki öncesi diş fırçalamamak, bu evrede ağız bakımını sadece ağız çalkalama ürünleri ile yapmak.
Gebelik süreçlerinde çift ve/veya bireylerin istedikleri sayıda çocuğa sahip olması ve gebelikle ilgili sorumluluklarını alarak karar verebilecek bilgi, eğitim ve imkana sahip olmaları önemlidir. Erken, ileri yaşlardaki gebeliklerde, sık gebeliklerde ve istenmeyen gebeliklerde riskli gebelik oranları artar. Genel sağlık durumunu olumsuz etkileyen ve ölümle sonuçlanabilecek sağlık sorunları yaşanabilir.
Gebeliği önleyici yöntemlerin doğru kullanımı için sağlık personelinden bilgi alınmalı, kişinin tercih ve ihtiyaçlarına göre bir yada birden fazla yöntemden oluşan gebeliği önleme şekli planlanmalıdır. Bütüncül bir cinsel sağlık ve üreme sağlığı için düzenli olarak sağlık kontrolleri yaptırılmalıdır. Kayıt belgesine sahip mülteciler gebeliği önleyici yöntemlerle ilgili bilgi ve uygulama için Sağlık Bakanlığı’na bağlı birinci basamak sağlık kurumu olan Göçmen Sağlığı Merkezleri, Aile Sağlığı Merkezleri, Toplum Sağlığı Merkezleri, Kadın Sağlığı Merkezlerine başvurabilirler.
Gebeliği önleyici yöntemlerden bazıları aşağıdaki gibidir;
Başarılı olması için düzenli kullanımları zorunludur. Hormonal mekanizmalar aracılığıyla döllenme ve/veya gebeliğin oluşması engellenir.
Cilt altına yerleştirilen kapsülün düzenli salgıladığı hormonlar aracılığı ile tıpkı hap ve iğnelerde olduğu gibi gebeliğin oluşması önlenir. Kapsül, bu konuda eğitim almış sağlık personeli tarafından üst kolda deri altına yerleştirilir. 3 yıla kadar etkisi vardır.
Rahim içine yerleştiren araç döllenme ve/veya gebeliğin oluşması engellenir ve aracın türüne göre 10 yıla kadar koruma sağlayabilir. Bu konuda eğitim almış ve sertifikalı sağlık personeli tarafından uygulanmalıdır.
Yumurtalık tüpleri ve sperm kanalları basit cerrahi girişim ile kapatılır. Yumurtalık hücresi ile sperm birleşmesi yaşanamaz ve döllenme gerçekleşmez.
Düzenli bir gebeliği önleyici yöntem değildir. Acil gebeliği önleyici yöntem olarak da bilinir. İsteğe bağlı ya da şiddet sonucu korunmasız cinsel ilişki sonrasında bu yöntem kullanılabilir. Hapın türüne göre 72/120 saat içerisinde alınmalıdır. Ne kadar erken kullanılırsa o kadar etkilidir, gebelik oluştuktan sonra herhangi bir etkisi yoktur. Eczanelerden temin edilebilir.
Kondomun diğer gebeliği önleyici yöntemlerden farkı, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı koruyucu olan tek yöntem olmasıdır.
Temel olarak meninin kondom içinde tutulmasını sağlar, cinsel bariyer olarak vücut sıvılarının (vajinal sıvı ve/veya prostat sıvısı ve meninin) partnere temasını engeller. Kondom, gebeliği önleyici yöntemlerden biri olmasının yanı sıra cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı korunma için de kullanılmalıdır. Kondomlar, üst üste birden fazla kez kullanılmamalı, her birleşme öncesinde yenilenmelidir.
Gerek cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar gerekse gebeliği önlemek için birleşmenin başından sonuna kadar kondom kullanılmalıdır. Yalnızca boşalma (ejakülasyon) öncesi kullanılan kondom yeterli bir koruma sağlamayacaktır. Ejakülasyon öncesi salgılanan prostat sıvısı CYBE ajanları ve sperm barındırabilmektedir.
Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar (CYBE)
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, genel olarak cinsel etkinlik esnasında vücut sıvıları ve ciltteki mukoza yüzeylerinin temasıyla bulaşır. Korunmasız cinsel ilişki sonucu CYBE bulaşması oldukça yaygın bir durumdur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2016 yılında Avrupa Bölgesi’ndeki 53 ülkenin 51’inde cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan sadece biri olan HIV enfeksiyonu teşhisi alan kişi sayısı 160.450 civarındadır.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların tüm bulaş yolları aşağıdaki gibidir;
Not: Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonların her birinin ayrı geçiş özellikleri bulunur. Bu bölümde geçiş yolları genel olarak yazılmıştır.
Korunmasız anal, oral ve vajinal ilişkide prostat sıvısı, meni, rektal ve vajinal sıvılarının partnerler arası geçişi ile bulaşır.
Enjektör, jilet, tıraş bıçağı gibi doğrudan kanla teması olan malzemelerin ortak kullanımı kan dokusu içindeki enfeksiyonların bulaşmasına neden olabilir. Bunun yanı sıra kan ve kan ürünleri nakli, doku nakli ve organ naklinde CYBE kontrolü yapılmamış ürünlerin kullanılması da bulaşmaya neden olabilir.
CYBE’dan bazıları gebelik döneminde, doğum esnasında ya da doğumdan sonra anne sütü ile bebeğe geçebilir.
Bakterilerin neden olduğu cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar ( Gonore, Klamidya, Sifiliz vb.) antibiyotik kullanımı ile tamamen tedavi edilebilir. Ancak Hepatit B ve HIV enfeksiyonu kronik bir tedaviye sahipken HPV’nin semptomatik tedavisi varken bilenen kesin bir tedavisi yoktur. HIV, HPV ve Sifiliz vücuda yerleşmiş olsa dahi uzun süreler bir belirti vermeyebilir ve klinik muayene ile teşhis edilmeleri zordur. Bu nedenle herhangi bir belirti olmasa da en az yılda 1 kere veya riskli temaslardan sonra uygun aralıklarda test yaptırarak CYBE farkındalığına sahip olmak sizin ve partnerinizin cinsel sağlık ve üreme sağlığı için önemlidir.
Olası CYBE Belirtileri
– Genital bölge, oral bölge veya anüs bölgesinde şişlik, yara, kızarıklık ve kaşıntılar
– İdrar yaparken yanma ve acı hissi
– Penis, vajina ve anüste akıntı ya da kaşıntı
– Vajina ve anüste olağan dışı kanama, renkli ve kötü kokulu akıntı
– Alt karın bölgesinde ağrı
– Kasık ve civarında ağrılı, şiş lenf düğümleri
– Ağrılı cinsel ilişki
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı en etkili korunma yöntemi sürekli ve doğru kondom kullanımıdır.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı en etkili korunma yöntemi sürekli ve doğru kondom kullanımıdır. Bazı enfeksiyonlar, bakteri veya parazit taşıyan vücut sıvılarının mukoza yüzeyine teması ile bulaşır. Bariyer oluşturarak vücut sıvılarının partnerin mukoza yüzeyine temasını engelleyen kondom bu enfeksiyonlara karşı koruyucudur. Bunun yanı sıra enfekte olmuş cilt ve mukozaya temas ile bulaşan genital uçuk (Genital Herpes), HPV (İnsan papilloma virüsü) ve frengi gibi enfeksiyonlara karşı kısmen de olsa koruma sağlar.
Cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların teşhis ve tedavisi için birinci basamak sağlık kurumlarına başvurabilirsiniz. Göçmen Sağlığı Merkezleri, Göçmen Sağlığı Eğitim Merkezleri, Aile Sağlığı Merkezleri, ve Toplum Sağlığı Merkezlerinde ayakta muayene ve teşhis için basit testler yaptırabilir, bazı enfeksiyonlar için tedavi alabilir ve kondom edinebilirsiniz. Bunun yanı sıra HIV ve bazı diğer enfeksiyon tanı testleri ile ücretsiz kondom temini için CSÜS sağlık hizmeti alınabilecek diğer merkezlere de başvurabilirsiniz.
Daha kapsamlı muayene, tanı ve tedavi için ikinci basamak sağlık kurumu olan devlet hastaneleri ve özel hastanelerin, özel tanı ve tedavi merkezlerinin jinekoloji, üroloji, dermatoloji, enfeksiyon hastalıkları polikliniklerine başvurabilir, CYBE ile ilgili tüm tarama testlerini yaptırabilirsiniz.
İleri düzeyde bir tedaviye ihtiyaç duyuyorsanız üçüncü basamak sağlık merkezleri olan eğitim ve araştırma hastanelerine başvurabilirsiniz.
Cinsel Yolla Bulaşan Enfeksiyonlar
Sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların bazıları aşağıdaki gibidir;
İnsan Bağışık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan virüsü yol açtığı enfeksiyondur.
Bağışıklık sistemi hücrelerine tutunur ve bu hücrelerin genetik yapılarını bozarak zamanla bu hücreleri yok eder, vücudu bağışıklık direncinin düşmesine neden olur. HIV, tedavisi olan kronik bir enfeksiyon olmakla birlikte ileri evresinde AIDS olarak bilinen Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu görülür.
T.Pallidum isimli bakterinin neden olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. Dünya üzerinde en sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan birisidir. Türkiye’de klinisyenlerin açıkladığı verilere göre görülme sıklığı HIV enfeksiyonu ile birlikte artan bir hastalıktır. HIV’in geçişini kolaylaştırdığı bilinmektedir. 1. ve 2. evrede tespit edildiğinde tamamen tedavi edilebilen bu enfeksiyon 3. evre ve sonrasında ölümcül sonuçlar yaratabilmektedir. Öpüşme, oral, vajinal ve anal ilişkilerle birlikte travmaya dayalı deri bütünlüğünün bozulduğu alanlardan cinsel sıvı teması ile bulaşabilmektedir. Belirtileri
Neisserria Gonorrhoeae adlı bakterinin neden olduğu cinsel yolla bulaşan bir enfeksiyondur. İlk belirtileri bakterinin bulaşından sonra 7-10 gün içinde görülür. Bazı vakalarda hiçbir belirti görülmeyebilir. Antibiyotiklerle tedavi edilebilen bir enfeksiyondur. Oral, anal ve vajinal cinsel birleşmelerle bulaşabilir. Ülkemizde en sık görülen cinsel yolla bulaşan enfeksiyondur.
Tanı ve Tedavi
Tanı; Klinik muayene ve penis, rahim ağzı ve anüsten alınan akıntı örneği ile konulur. Tedavi mutlaka hekim tarafından düzenlenmeli ve takip edilmelidir. Rastgele antibiyotik kullanımı bu ilaçlara karşı dirençli bakterilerin oluşmasına neden olabileceğinden diğer enfeksiyonel hastalıkların tedavisinde ciddi sorunlar yaşanmasına neden olabilir.
Hepatit karaciğer iltihabı anlamına gelmektedir. Hepatit B ise bu iltihaba sebep olan virüslerden birisidir. Virüs bulaş sonrası karaciğere yerleşerek zaman içerisinde bu dokuda tahribata neden olmaktadır. Tedavi edilmemesi halinde ciddi sonuçlar doğurabilmektedir.
Hepatit B enfeksiyonu tamamen tedavi edilebildiği gibi ileri vakalarda kronik seyredebilmektedir. Bazı vakalarda ise sadece taşıyıcılık olabilmektedir. Enfeksiyon cinsel ilişki sırasında cinsel sıvıların geçişi ile bulaşabilmektedir. Kontrol edilmemiş kan ve kan ürünlerinin ve steril olmayan iğne, enjektör ve deri altı teması olan materyallerin kullanımı veya anneden bebeğe doğrudan bulaşabilir.
Belirtiler ve Tanı Çoğunlukla belirti göstermeyen enfeksiyon genellikle başka hastalık tedavileri öncesi, pre-op testler, evlilik öncesi ve işe giriş muayeneleri ve kan bağışı öncesi yapılan testlerle saptanır. Görülebilen belirtiler ateş, halsizlik, iştahsızlık, bulantı-kusma, karın ağrısı, idrar renginde koyulaşma, ciltte ve gözlerde sarılık ve eklem ağrısıdır. Ülkemizde her üç kişiden biri Hepatit B enfeksiyonuna yakalanmaktadır ve her 10 kişiden biri taşıyıcı konumdadır. Tedavi Hepatit B aşı ile önlenebilir bir enfeksiyondur. Hepatit B’ye karşı koruyucu antikorların varlığını tespit ve aşılama için mutlaka hekiminizle görüşün.
Enfeksiyonu atlatmış olan bireylerde koruyucu antikorlar aşılama yapılmamış dahi olsa oluşabilir ve bireyleri enfeksiyona karşı koruyabilir. Bu duruma doğal bağışıklık denmektedir. Tanı ve Tedavi Kan, genital sıvılar, tükürük, süt, ter, göz yaşı gibi vücut salgılarında bulanabilen virüs dış koşullara karşı dirençli olduğu için bulaşma riski çok yüksektir. Tanısı kan testi ile yapılır. Tedavisi mümkündür. En etkin koruma yolu aşı ve cinsel ilişkide kondom kullanımıdır.
İngilizce Human Popilloma Virus olarak adlandırılan virüsün yol açtığı enfeksiyonlardır. Virüs vücuda girdikten sonra 3 ay içerisinde semptomlar gözlenebilir. Belirtileri
– Penis üzeri ya da vajina üzerinde ağrısız sivilceler, deride kabarcıklar Tanı ve Tedavi Dış cinsel organlardaki virüslerin bulaşıcı olmanın ve estetik açıdan rahatsız edici olmanın dışında bir etkisi yoktur ancak rahim ağzına yerleşen virüsler rahim ağzı kanserine neden olur.
Kesin bir tedavi yöntemi yoktur. En etkili korunma yolu erken ergenlik döneminde HPV aşısı yaptırmaktır
Genital Herpes enfeksiyonuna sebep olan bir virüs nedeniyle genital bölgelerde uçuklar oluşur. Vücuda girmesinden sonraki bir hafta içerisinde belirtiler görülür. Belirtileri
– Kas ve baş ağrısı
– Halsizlik
– Yüksek ateş
– Genital bölgelerde içi sıvı dolu kabarcıklar
– Bölgesel lenflerde şişlik
Tanı ve Tedavi Kan testi ile tanısı mümkündür.
Tedavi uygulanır ancak virüs daha sonra tekrarlayabilir.
İnsan Bağışık Yetmezliği Virüsü olarak adlandırılan virüsü yol açtığı enfeksiyondur.
Bağışıklık sistemi hücrelerine tutunur ve bu hücrelerin genetik yapılarını bozarak zamanla bu hücreleri yok eder, vücudu bağışıklık direncinin düşmesine neden olur. HIV, tedavisi olan kronik bir enfeksiyon olmakla birlikte ileri evresinde AIDS olarak bilinen Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu görülür.
AIDS, Türkçesi “kazanılmış bağışıklık yetmezliği sendromu” anlamına gelen Acquired Immune Deficiency Syndrome ifadesinin kısaltılmasıdır. AIDS, tek başına bir hastalık ya da enfeksiyon değildir. HIV’in tedavi edilmediği durumlarda bağışıklık sistemi zarar görür ve vücuda giren fırsatçı enfeksiyonlar çeşitli hastalık tablolarına neden olur. Bu aşamada oluşan hastalıklar tablosuna AIDS adı verilir. AIDS, uygun ve düzenli tedavi ile kontrol altına alınabilir.
Düzenli tedavi ile kontrol altına alınarak bulgusuz döneme dönülebilir. Bulgusuz döneme geri dönüldüğünde tedaviye ara vermeden ve düzenli olarak devam eden kişiler herhangi bir olumsuzlukla karşılaşmadan yaşamlarına devam edebilirler. Ancak tedavinin bırakılması, düzensiz yapılması gibi davranışlar virüsün tedaviye karşı direnç geliştirmesine sebep olarak tedavi sürecini komplike hale getirir, başarı oranını düşürür.
– Yüksek ateş
– Lenf bezlerinde büyüme
– Ağız, yemek borusu ve genital organlarda yaralar
– Kas ve eklem ağrısı
– Uzun süre geçmeyen ishal
– Nefes darlığı, öksürük
– Bulantı ve kusma, kilo kaybı
– Tekrarlayan enfeksiyonlar Bulaşma Yolları HIV kanda, vajinal sıvı ile menide ve anne sütünde bulunur.
● Korunmasız cinsel ilişki yoluyla bulaşabilir. Bulaşma riski, korunmasız cinsel ilişki sayısı arttıkça artar.
● Kan yoluyla bulaşır. Virüsün bulunduğu kan ve kan ürünleri, doku ve organ nakliyle bulaşabilir ancak günümüzde nakil işlemlerinden önce HIV taraması yasal zorunluluktur. Kan yoluyla bulaşmada en yaygın etken ortak damar içi enjeksiyon kullanımıdır.
● Anneden bebeğe bulaşabilir. Gebelik sürecinde, doğum esnasında ya da emzirirken bebeğe virüs geçebilir. Gerekli önlem ve tedavilerle anneden bebeğe virüs geçişi oranları oldukça düşük seviyelere inebilir. HIV; tükürük, ter, idrar, göz yaşı gibi vücut sıvıları yolu ile bulaşmaz. Hapşırık, öksürük, aynı tabak, çatak, bardak kullanımı, ortak tuvalet banyo kullanımı, yüzme havuzu kullanımı, tokalaşmak, öpüşmek gibi davranışlar HIV için risk taşımaz.
Düzenli aralıklarla test yaptırmak önemlidir. Ayrıca HIV belirtileriyle karşılaşıldığında da vakit kaybetmeden test yaptırılmalıdır. Herhangi bir belirtiniz olmadığı halde riskli olabilecek bir deneyim yaşadıysa 3 ay sonra test yaptırılmalıdır. Test yaptırmadan önce ve sonrasında danışmanlık hizmeti alınabilir. Test sonucunuzun pozitif çıkması durumunda alınan danışmanlıktan da yararlanarak uzman bir hekime başvurup tedaviye başlanmalıdır. HIV virüsü vücuttan tamamen uzaklaştırılamaz ancak tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınarak hastalık etkenleri yok edilebilir. HIV tedavisinde “Antiretroviral Tedavi” adı verilen yöntemle virüsün bağışık sistemini etkilemesi durdurulur. Virüs miktarı saptanamaz derece düşse de tedaviye devam etmek önemlidir. HIV tedavisinde başlayıp bırakmak, düzensiz ilaç kullanımı tedavi sürecini zorlaştırır ve başarısızlığa neden olabilir. HIV tedavisi, genel sağlık sigortası kapsamında sağlanır. Mülteciler, anonim ve ücretsiz test yapan merkezlerden doğrudan yararlanabilirler ancak HIV tedavisi için kayıt yaptırarak 99 ile başlayan kimlik numarasını almış olmak ve kayıt ilinde bulunmak şartı aranmaktadır. Önleyici Tedaviler
●Riskli Davranış Sonrası Korunma (PeP) Herhangi bir şüpheli, riskli durum sonrasında enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla gerçekleştirilen bir tür önleyici tedavidir. Şüpheli davranış sonrasında HIV ile enfekte olma riskine karşı HIV’in kendini kopyalayarak yayılmasını önlemeye yardımcı olur. Riskli davranıştan sonra en geç 72 saat içinde PeP’in alınması gerekir. Bu süre içerisinde alınsa bile PeP, kesin koruma sağlamayabilir. Bu nedenle mutlaka uzman bir hekim ya da HIV tanı – tedavi hizmeti veren sağlık birimiyle görüşülmelidir.
● Maruziyet Öncesi Önleyici Tedavi (PreP) HIV ile yaşamayan ancak çeşitli nedenlerle karşılaşma olasılığını yükselten pratikleri olan kişiler için kullanılan bir yöntemdir. HIV tedavisinde kullanılan bir ilacın düzenli kullanımı ile uygulanır. Bu sayede HIV’in vücuda alınması durumunda virüsün kendini çoğaltması durdurularak enfeksiyon engellenir. Prep uygulamasında ilacın doktorun önerdiği şekilde ve düzenli kullanımı önemlidir. Riskli davranışın zamanının önceden bilindiği durumlar için alternatif bir kullanım yöntemi vardır. Riskli davranıştan önce 2-24 saat içinde çift doz, riskli davranıştan 24 saat sonra bir doz ve 48 saat sonra bir doz ilaç kullanımı şeklinde uygulanır. Mutlaka bir doktor kontrolünde uygulanmalıdır. Prep hayat boyu koruma için önerilmez, riskin yüksel olduğu dönemlerde kullanılmalıdır. Bununla birlikte özellikle seks işçileri olmak üzere riskli grupların korunmasında oldukça önemlidir.
Korunma Yolları
HIV’den korunmak için bulaşma yolları dikkate alınmalıdır. Anneden bebeğe geçişini engellemek için mutlaka uzmanlardan tıbbi destek ve danışmanlık alınmalıdır.
Damar içi madde kullanımı ve enjeksiyonlarda mutlaka steril iğneler kullanılmalı, iğneler başka kişilerle paylaşılmamalıdır.
HIV’den korunma en önemli yöntem sürekli kondom kullanımıdır . Tek eşlilik durumunda kondom kullanımına gerek olmadığı düşüncesi yaygındır ancak tek eşlilik bir koruma yöntemi değildir. Partnerin HIV taşımadığından emin olunduğunda virüs ile karşılaşma riskini azaltır.
HIV ile Yaşam
HIV/AIDS farkındalığı üzerine çalışan üniversitelere bağlı eğitim ve araştırma merkezleri, belediye ve sağlık bakanlığı onaylı diğer toplum sağlığı kurumları, HIV farkındalığı üzerinde çalışan bazı sivil toplum kuruluşlarının destek merkezleri ve Hizmet Birimlerinde HIV tanısı almış kişiler için HIV ile yaşam danışmanlığı verilmektedir.
HIV ile yaşam danışmanlığı;
– tanı sonrası tedavi sürecine yönlendirme
– eğitim ve iş hayatı, aile çevresindeki zorluklarla mücadele için psiko-sosyal destek
– sosyal dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalınması durumunda hukuki destek gibi süreçleri içerir.
HIV’inve diğer bazı enfeksiyonların cinsel yolla bulaşını önlemek için tüm cinsel aktivitelerde kondom kullanılmalıdır. Kondomiki çeşittir; vajina ve penis kondomu.
Penis kondomunun kullanımı oldukça yaygındır. Cinsel ilişkide sertleşmeden hemen sonra penise geçirilerek cinsel sıvılar arasında bariyer oluşturması sağlanır.
1. Kondom paketinin üzerindeki son kullanma tarihini kontrol edin. Son kullanma tarihi geçen kondomlar asla kullanılmamalıdır.
2. Kondom paketinin delik ya da yırtık olmadığını kontrol edin.
3. Kondom paketinin yırtılmamasına özen göstererek açın. Diş ve tırnakla açmaya çalışmamak gerekir.
4. Kondom üzerinde yeterince kayganlaştırıcı olup olmadığı kontrol edin.
5. Kondomun kapalı ucundaki halkayı baş parmak ve işaret parmak arasında sıkıştırarak kondomu vajinanın içine itin. İç halkanın yeterince derine yerleştiğinden emin olun.
6. Dış halkayı vajina ağzında durarak dış genital organları kaplayacak şekilde yerleştirin.
7. Cinsel ilişki sonunda kondomun dış halkasını kendi etrafında döndürerek kondom içindeki sıvıların dökülmesini engelleyecek şekilde kondomu vajina içinden çekin.
8. Kondomu meni dışarı taşmayacak ve dökülmeyecek şekilde düğümleyin.
9. Kondomda herhangi bir yırtılma ya da hasar olup olmadığını kontrol edin.
10. Kondomu asla tekrar kullanmayın. Kullanılmış ve düğümlenmiş kondomu çöpe atın.
1. Kondom paketinin üzerindeki son kullanma tarihini kontrol edin. Son kullanma tarihi geçen kondomlar kullanılmamalıdır.
2. Kondom paketinin delik ya da yırtık olmadığını kontrol edin.
3. Kondom paketinin yırtılmamasına özen göstererek açın. Diş ve tırnakla açmaya çalışmamak gerekir.
4. Kondomu paketten çıkardıktan sonra hangi yöne doğru sarıldığını kontrol edin.
5. Penis sertleştiğinde kondomu takın.
6. Kondomu takarken baş bölgesindeki çıkıntıyı iki parmağınızla sıkarak içinde hava kalmamasını sağlayın.
7. Kondomun ucundan parmaklarınızla tutarken diğer elinizle kondomu yukarı doğru yuvarlayın.
8. İhtiyaç duyarsanız kondomu taktıktan sonra su bazlı kayganlaştırıcı kullanabilirsiniz. Kondom takmadan önce penise kayganlaştırıcı sürmeyin.
9. Boşalmadan sonra penis sertliğini kaybetmeden mümkünse bir mendil yardımı ile kondomu çıkartın. Çıkartırken partnerinizle temas etmemesine ve meninin dökülmemesine dikkat edin.
10. Kondomu asla tekrar kullanmayın. Kullanılmış ve düğümlenmiş kondomu çöpe atın.
Kondom Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler
– kondomları doğrudan güneş ışı ve oda ışında bırakmayın.
– Kondomları nemli ve çok sıcak olmayan ortamlarda saklayın.
– İki kondomu üst üste takarak kullanmayın. Sanıldığının aksine daha iyi korumak yerine sürtünmeyle yırtılmalara neden olabilir.
– Kondomla birlikte su ya da silikon bazlı kayganlaştırıcılar kullanımı kuruluk sebebiyle oluşabilecek yırtılmaları engeller. Sıvı yağ, vazelin ya da cilt kremi gibi ürünler kondomun bozulup yırtılmasına sebep olabilir.
– Oral ilişki esnasında da kondom kullanımı önerilir.
– Son kullanma tarihi geçmiş kondomlar asla kullanılmamalıdır.
Kondom temini için; Toplum Sağlığı ve Aile Sağlığı Merkezleri, Göçmen Sağlığı Merkezleri gibi birinci basamak sağlık kurumlarına başvurabilirsiniz. Ayrıca Hizmet Birimleri ve Kadın Sağlığı Danışma Merkezlerinin yanı sıra Gençlik Merkezlerinden de ücretsiz olarak penis kondomu temin edebilirsiniz.
Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları temel insan hakları olmalarına rağmen genel ahlak kurallarının oluşturduğu toplumsal baskı mekanizmaları nedeniyle pek çok kişi CSÜS sağlık hizmeti alamamaktadır. Bu durum, özellikle sağlık hizmetleri aracılığıyla ve esnasında damgalanma, sosyal yaşantısı, aile ortamı, iş ve eğitim hayatında ayrımcılığa maruz kalma riski yüksek olan genç kadınlar, LGBTİ’iler, HIV ile yaşayanlar ve seks işçileri gibi kişi ve gruplar söz konusu olduğunda daha da ciddi hale gelmektedir.
Her türlü cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetine erişim herkesin eşit derecede sahip olduğu bir temel insan haklarıdır. Bu hizmetlere erişimde doğrudan (doktorun hastayı reddetmesi, kişisel bilgilerin gizliliğinin korunmaması, kötü muamele ve aşağılamaya maruz kalmak vb.) ya da dolaylı olarak (kırılgan gruplara özel sağlık hizmetlerinin planlanmaması, sağlık kurumlarının güvenli ve kullanıcı dostu olmaması, ekonomik güçlükler vb.) ayrımcılığa uğramanız, şiddet ve tehditle karşılaşmanız durumunda hizmet birimlerine gelerek ya da ücretsiz Destek Hattını arayarak karşılaştığınız hak ihlali durumlarına karşı hukuki danışmanlık, psiko-sosyal destek, bireysel bilgilendirme ve farkındalık artırma, grup temelli farkındalık çalışmaları, vaka yönetimi ve benzeri hizmetlerden faydalanabilirsiniz. 0850 888 0539
KİLİT MÜLTECİ NÜFUSUNUN KORUMA HİZMETLERİNE ERİŞİMİNİN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİN AZALTILMASI
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA), özellikle 2011’de Suriye’deki iç savaş kaynaklı insani kriz sonrasında, Suriyeli mültecilere yönelik insani yardım çalışmalarını yoğunlaştırmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından onaylanan Birleşmiş Milletler Bölgesel Mültecilere Yardım ve Dayanıklılık Planı (UN Regional Refugee and Resilience Plan – 3RP) kapsamında insani yardım müdahalelerini geliştiren ve uygulayan UNFPA, mültecilerin ihtiyaçlarının tespiti, var olan ihtiyaçlara yönelik hizmet sunumlarının gerçekleştirilmesi ve koruma alanındaki hizmet mekanizmalarına etkili bir şekilde erişebilmeleri için faaliyetler gerçekleştirmektedir.
UNFPA, Pozitif Yaşam Derneği ve Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği ortaklığında Kilit Mülteci Nüfusunun Koruma Hizmetlerine Erişiminin Önündeki Engellerin Azaltılması amacıyla bir proje yürütülmektedir. Avrupa Komisyonu Sivil Destek ve İnsanı Yardım Birimi (ECHO) tarafından finanse edilen ve Ocak 2018 – Haziran 2019 tarihleri arasında yürütülen proje kapsamında, farklı illerde kurulan hizmet birimlerinde sunulan hizmetlere ek olarak, yararlanıcıların hizmet birimleri dışındaki korunma hizmetlerine erişimlerini güçlendirmeyi hedefleyen savunuculuk çalışmaları gerçekleştirilmektedir.
DESTEK MEKANİZMALARI VE HİZMETLER
Proje kapsamında üç ana destek mekanizması yer alır; Hizmet Birimleri, Saha Çalışması ve Destek Hattı.
Hizmet Birimleri
Hizmet Birimleri, mültecilere yönelik destek faaliyetlerinin doğrudan yürütüleceği yerdir. Ankara, Denizli, Eskişehir ve İstanbul(2) olmak üzere toplam 5 tanedir. Hizmet birimlerinde bilgilendirme, farkındalık yaratma, vaka yönetimi, danışmanlık gibi çeşitli faaliyetler hem bireysel hem de gruplara yönelik olarak yürütülür. Proje kapsamındaki hizmetlerden herhangi birine ihtiyaç duyduğunuzda doğrudan Hizmet Birimlerine başvurabilirsiniz.
Saha Çalışması
Saha faaliyetleri temel olarak Hizmet Birimlerinin bulunmadığı illerde ya da Hizmet Birimlerine erişimin mümkün olmadığı bölgelerde programın amacına yönelik destek hizmetlerini sürdürebilmek için planlanmıştır.
Saha çalışanları, hedef mülteci gruba ulaşarak çalışma alanı konularında bilgilendirme, vaka tespiti ve ilgili diğer kurumlara yönlendirme yaparlar. Cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakkında bilgilendirmeler, uluslararası koruma mevzuatı ve Türkiye’deki başvuru mekanizmalarına erişim ile ilgili hukuki destek, partner ve iş birliği yapılan kurumlar aracılığıyla çeşitli güçlendirme faaliyetleri, saha çalışanlarının birebir teması ile tespit edilen şiddet vakaları için vaka yönetimi ve ihtiyaç duyulan diğer konularda gerekli yönlendirmeler yapılır.
Destek Hattı
Yararlanıcılara yaygın bir şekilde ulaşmak amacıyla kurulmuştur. Destek Hattı aracılığı ile hizmet birimlerindeki hizmetler ile ilgili bilgi alabilir ve her türlü sorunuzu iletebilirsiniz. Destek hattı aracılığıyla, yürütülen destek faaliyetlerinden yararlanabilmek için gerekli bilgiyi edinebilir ve bunun yanı sıra ihtiyaç duyduğunuz konularda çeşitli kurumlara yönlendirilebilirsiniz.
7/24 faaliyet gösteren Destek Hattı’na 0850 888 0 539 numarasını arayarak ulaşabilirsiniz. Destek hattını ücretsiz bir şekilde Türkiye’nin her yerinden arayabilirsiniz.
Hizmetlerden Nasıl Yararlanabilirim?
I – Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı (CSÜS)
II – Toplumsal Cinsiyete Dayalı Şiddet (TCDŞ)
Hizmet Birimlerine gelerek ya da doğrudan 0850 888 0 539 numaralı Destek Hattını arayarak destek isteyebilirsiniz.
III – Uluslararası Koruma Alanına Dair Özel Hususlar
Mülteci Destek Hizmetleri Web Sayfaları, Kilit Mültecileri Destekleme Projesi kapsamında oluşturulmuştur. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu (UNFPA) Türkiye, projeyi 2 uygulayıcı ortak ile birlikte yürütmektedir: Pozitif Yaşam Derneği ve Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği. Proje Avrupa Birliği Sivil Destek ve İnsani Yardım Ofisi (ECHO) tarafından finanse edilmektedir. Proje kapsamında 5 Mülteci Destek Merkezi ve bir adet Mülteci Destek Hattı kurulmuştur.