Skip to content Skip to footer

Hayatımın hiç beklemediğim bir anında tanı almış biri olarak yazıyorum hikayemi. Okulundan mezun olmuş, askerliğini yapmış nişanlısıyla evlenmek ve bir aile sahibi olmak istemiş 27 yaşında bir gençtim. Nişanlımla ilişkimizde bir sonraki adımı atıp hayatlarımızı birleştirelim dediğimiz noktadaydık. Düğün tarihimiz belliydi, geriye nikah işlemleri için evraklarımızı tamamlamak ve gün almak kalıyordu. Aile hekimime neyle karşılaşacağımı bilmeden gidip kan verdim. Aradan birkaç gün geçip tekrar kan vermeniz gerekiyor diye beni aradıklarında laboratuvarda bir sorun olduğunu düşünüp biraz hayıflanarak biraz da bir an önce nikah işlemlerini başlatmak istememin verdiği sabırsızlıkla aile hekimliğime gittim.

Herhangi kötü bir şey olma ihtimali aklımın ucundan bile geçmemişti. İkinci kez kanımı verirken “tahlillerde bir hata olmuş, bu yüzden tekrar kan alıyoruz, sonra biz sizi bilgilendireceğiz” diyerek beni gönderdiler. Ben düşünmediğim gibi onlar da hiçbir olumsuz ihtimalden bahsetmemiş, beni neyle karşı karşıya olduğuma dair uyarmamışlardı. Birkaç gün sonra tekrar gittiğimde testlerin hala sonuçlanmadığını biraz sürebileceğini söylediler. O zamana kadar olmayan rahatsız edici bir his oluşmuştu içimde. Neden hala sonuçlanmamıştı, ne bekliyorlardı ki bu kadar uzun, nişanlım almıştı bile raporunu çoktan. Derken 10 gün sonra sonunda gerçekle yüzleştim. İlk testte şüpheli bir durum olduğunu, emin olmak için daha güvenilir bir test olan western blot testini beklediklerini, onun da sonucunun pozitif geldiğini yani bende HIV olduğunu söylediler. Şu anda bunları yazabiliyorum ama o gün zaman donmuştu, doktor bir şeyler anlatıyordu, kulaklarımda ise bir uğultu.

Doktorun yanından çıktım, yürümeye başladım, her şey o kadar boş ve anlamsız geliyordu ki, hiçbir şey hissetmiyordum sanki. Yavaş yavaş düşünceler sarmaya başladı zihnimi. Kendimi geçmiştim, biz ne olacaktık, sevdiğim kadına ne diyecektim? Son birkaç yılımız bir araya gelebilmek için okuldan mezun olmayı, askerliğin bitmesini, iş bulmayı beklemekle geçti, kaç yıl bıraktık geride, onca adım attık geleceğe doğru. Şimdi her şey aptal bir virüs yüzünden sonlanacak mıydı? Tabi ki ilk aklımdan geçen “bunu ona yapamam, ona bulaştırıp onun da hayatını mahvedemem” idi. Ayrıca acaba o benimle yapar mıydı? Kendimi bu dünyada fazlalık gibi hissetmeye başlamıştım. Bir süre yürüdüm, nereye gittiğimi çok önemsemeden, yavaş yavaş kendime geliyordum ve duygular da hücum ediyordu. Sanırım şok aşamasıydı ilk birkaç saat, sonra kızdım, üzüldüm, endişelendim, pişmanlıklar yaşadım. Ölecek miydim, aileme ne diyecektim, bundan sonra nasıl yaşardım, nişanlımdan ayrılmak yapacağım ilk iş olmalıydı ama önce kendimi toplamam gerekti.

Eve geldiğimde bu halimin son bulması gerektiğini düşündüğümden bir şeyler yapmak istedim. Tabi ki ilk aklıma gelen internetten araştırma yapmak oldu. Sayfalarca okuduğum iç karartıcı şeyden sonra Pozitif Yaşam Derneği’ne denk gelmek can simidiydi benim için. Ertesi günü iple çektim ve onlarla iletişime geçtim. Hastaneden önce derneğe gitmek değişik bir durumdu açıkçası, biraz çekindim ve doğruluğundan da emin değildim. Yani bir hastalıktan bahsediyoruz ve doktor ilk gitmem gereken kişi olmalı değil mi. Fakat aklımda o kadar çok soru vardı ki, hangi hastane ve hangi uzman doktora gideceğimi bile bilmediğimden danışmanlık almanın iyi olacağını düşündüm.

Çok da iyi düşünmüşüm. Dernekteki görüşme beni bambaşka bir yere götürdü, tüm gece internette okuduklarım ve öncesinde etraftan öğrendiklerimin yanında dernekteki bu “pozitif” tablo beni şaşırtmıştı. Duyduklarıma inanmıyordum, ölmeyecektim, tedavi vardı, evlenebilecektim, hatta çocuğum bile olabilirmiş. Nişanlımdan ve enfeksiyonla ilgili kaygılarımdan bahsettim. Gerçekten beni sabırla dinlediler ve tüm sorularıma tek tek cevap verdiler. Evlenmek için yasal engel olmadığını, bebek sahibi olabileceğimizi, sağlık durumumu kimseyle paylaşmak zorunda olmadığımı öğrendiğimde gerçekten rahat bir nefes aldım.

Aldığım, öğrendiğim tüm yeni bilgilere rağmen hala aklımda “ya beni terk ederse” kısmı yankılanıyordu. Bu konuda da imdadıma yetiştikleri için ne kadar minnettar olduğumu anlatamam. Hemen değil ama kısa bir süre sonra nişanlıma kronik bir hastalığım olduğunu, evlenmemize engel olmadığını, tedavisi olduğunu ve düzenli tedavi olduğumda ona bulaşmayacağını, günün birinde istersek bebek sahibi de olabileceğimizi söyledim. Son günlerdeki durgunluğum, sağlık raporu ile ilgili gecikme gibi şüphelendiği durumlar da aydınlanmış oldu. Benim yaşadığımdan daha fazlasını yaşayacağını, bana kızacağını hatta beni terk edeceğini düşünürken hiç beklemediğim bir tepkiyle karşılaştım. Evet, şok olmuştu, anlamaya çalışıyordu, kaygılanmıştı da ama kızmamıştı, ayrılıktan hiç bahsetmedi bile. Bana sarıldı, biraz ağladı, sonra kendini toplayıp ne yapmamız gerektiğini sordu. İşte o noktada dernekle tekrar iletişime geçip nişanlımla danışmanlık hizmeti almak üzere birlikte derneğe gittik. A’dan z’ye ne varsa anlattılar, dinledik, nişanlım sorularını sordu, kaygılarını benden çekinerek de olsa dile getirdi. Artık karanlık noktalar aydınlanmış, soru işaretleri tek tek çöpe gitmişti.

Tabi ki olanları kabullenmek için zaman gerekse de dernekteki görüşmelerimiz tüm sürecin çok daha kolay geçmesine daha hızlı kabullenmemize yardımcı oldu. Şimdi evliyiz ve eşimle mutluyuz, onlar sayesinde ilişkimiz sarsılmadı ya da saçma kararlar vermedik. İyi ki varlar, en zor zamanımızda bizi yalnız bırakmadılar, tekrar teşekkürler.