Pozitif Yaşam Derneği » HIV

HIV Terminoloji Sözlüğü Yayınlandı

Türkiye’de ilki gerçekleştirilen HIV Terminoloji Çalıştayı’na katılan tüm paydaşların değerli katkılarıyla hazırlanan HIV Terminoloji Sözlüğü yayınlandı. 14-15 Eylül 2021 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz çalıştayda, HIV ile yaşayan kişilerin tarihsel olarak deneyimledikleri ayrımcılık ve hak ihlallerini giderebilmek adına dil ve söylem inşası tartışmaları yürütüldü.

HIV gibi toplumsal açıdan hala aşılması gereken birçok sorunun bulunduğu özellikli konularda kullanılan sözcükler, istenmeyen algıların oluşmasına neden olabilmekte ve ayrımcılığı yeniden üretebilmektedir. Terminoloji yaşayan, zamana ve olaylara göre farklılaşan canlı bir mekanizmadır. Bu sebeple çalıştay tamamlanmış bir süreç değil yıllarca devam edecek ve zenginleşecek bir tartışmanın ilk adımını oluşturmuştur. Aynı şekilde, HIV Terminoloji Sözlüğü ile kimse için mutlak doğru belirlenmemiştir. Sözlüğün amacı kullanılan kavramların insan algısındaki karşılıkları ve davranışlara etkisine ışık tutmak, HIV alanında çalışırken seçilen kavramların ne ifade edeceğine dair bir harita oluşturmaktır.

İki tam gün boyunca günde sekiz saatini aralıksız olarak HIV Terminoloji Çalıştayı’na ayıran tüm katılımcılara, Pozitif Yaşam’ın açtığı bu tartışma alanını sahiplenmeleri ve topluluğun bir çalışması haline getirmelerinden dolayı şükranlarımızı iletiyoruz.

  • Sözlüğü incelemek için web sitemizin Media bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

HIV Terminoloji Çalıştayı ve HIV Terminoloji Sözlüğü AB TASCO 3’ün finansal desteği ile gerçekleştirilmiştir. Bu sözlük içerisinde yer alan hiçbir ifade AB TASCO’nun kurumsal görüşünü yansıtmamaktadır.

 

 

 

 

Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinin HIV Pozitif Bireyler İçin Önerileri

Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinin HIV+ler için önerileri:

  • Elinizde en az bir ay yeterli olacak ilaç bulunduğundan emin olun.
  • Grip ve zatürre aşılarınızın güncel olduğundan emin olun.
  • Tedavi gereksinimlerinizi internet veya telefon üzerinden nasıl karşılayabileceğiniz ile ilgili doktorunuzla iletişime geçin.
  • Sosyal mesafe uygulasanız da sosyal ağınızı güçlü tutun (sosyal ilişkiler akıl ve beden sağlığı için çok büyük önem taşır). [1]

Önemli gerçekler: 

  • Düzenli tedavi gören HİV+lerin corona virüsüne yakalanma veya ciddi semptomlar gösterme olasılıkları daha yüksek değildir.
  • HİV+ olmasına rağmen tedavi görmeyen ve viral yükü baskılanmayan kişiler daha yüksek risktedir. Bu kişilerin nasıl sağlıklı kalabileceklerini öğrenmeleri ve doktorlarına başvurmaları gerekir.
  • Genel nüfusa gelindiğinde, yaşlı HİV+ bireyler ve başka sağlık sorunları olanlar virüse yakalanmamak için daha ciddi önlemler almalıdır.
  • En az bir aylık, eğer mümkünse üç aylık, ilaç stokunuz olduğundan emin olun.
  • Corona’ya dair bilinenler halen çok sınırlı. Daima sağlık çalışanlarından doğru bilgiyi aldığınızdan emin olun. [2]

COVID-19 HİV+ler için daha mı tehlikeli? 

Hayır. Şu an için antiretroviral tedavisine aksatmadan devam eden HİV+ bireyler için daha yüksek bir risk söz konusu değil. Aynı zamanda, HİV enfeksiyonunu kontrol altında tutan kişilerin corona virüsü ile enfekte olma durumunda daha ciddi Covid-19 semptomları göstereceğine dair de hiçbir kanıt yok.

Kimlerin hasta olma ihtimali daha yüksek?

HİV’le yaşayan ve aynı zamanda immün yetmezliği olanlar corona virüsle enfekte olmamak için daha dikkatli olmalıdır. Bu kişiler

  • CD4 değerleri 200’ün altında olanlar,
  • Viral yükü yüksek olanlar ve baskılanmayanlar,
  • Yakın bir zamanda fırsatçı bir enfeksiyon geçirenlerdir.

Bu kişilerin daha yüksek risk grubunda olmalarının sebebi immün sistemlerinin yeni bir virüsle savaşacak kadar güçlü olmayabileceğidir. Öte yandan, HİV+ bireylerin HİV enfeksiyonları kontrol altında olmadıkları zaman solunum yolu enfeksiyonlarına karşı daha savunmasız oldukları da bilinen bir gerçek. Bu sebeple ilaçlarınızı aksatmamanız her zaman ancak özellikle güncel koşullar altında çok ama çok önemli. Eğer an itibariyle ilaç kullanmıyorsanız veya ilaç kullanmakta zorluk çekiyorsanız lütfen doktorunuza danışın. Yaşlı HİV+ler ve ciddi rahatsızlıkları olanlar da daha dikkatli olmalıdır.

HİV+im, nasıl Covid-19 olmam?

Kişilerin HİV statülerinden tamamen bağımsız olarak alması gereken önlemler aynıdır ve özetle aşağıdakileri içerir:

  • Ellerinizi suyla ve sabunla sık sık en az 40 saniye boyunca yıkayın.
  • Sabun veya suya erişiminiz olmayan durumlarda alkol bazlı el dezenfektanı kullanın.
  • Yüzünüze dokunmaktan daima kaçının. Bu virüsün vücuda girmesinin ana yoludur.
  • Rahatsızlığı varmış gibi görünen kişilerle yakın temasa geçmeyin.
  • Hapşurduğunuzda veya öksürdüğünüzde ağzınızı ve burnunuzu temiz bir mendille kapayın. Daha sonra mendili çöpe atın ve derhal ellerinizi yıkayın. Eğer mendiliniz yoksa ağzınızı ve burnunuzu dirseğinizin iç bölgesiyle kapayın.

Birçok ülke, vatandaşlarını evden çıkmamaları konusunda sıkıca uyarıyor. Eğer Covid-19’a yakalanma ihtimalinizin daha yüksek olduğunu düşünüyorsanız başkalarıyla olan fiziksel temasınızı kesinlikle sınırlandırmalısınız.

HİV+im, hasta hissedersem ne yapmalıyım?

Eğer kendinizi iyi hissetmiyorsanız, devam eden öksürüğünüz ve ateşiniz varsa, evde kalın ve en yakın hastaneyi arayın. Asla paniğe kapılmamalı, yanlış kararlar almamalı ve başkalarını tehlikeye sokmamalısınız. En önemli olan başkalarıyla temastan kaçınmanız. Çoğu Covid-19 vakası çok ciddi sorunlara yol açmaz ve bir hafta içerisinde sağlığınızı toparlayabilirsiniz.

Eğer izin almanız durumunda HİV+ olduğunuzun duyulmasından endişeleniyor ancak yüksek riskli bir iş ortamında çalışıyorsanız, doktorunuza ve/veya yerel HİV derneklerine başvurunuz.

HİV+ler için Covid-19 önerileri

HİV’le yaşayan herkes kendini korumak için gerekli önlemleri almalı ve antiretroviral tedavilerine aksatmadan devam etmelidir. İlaçlarınızı ve tedavinizi nasıl temin edeceğinizle ilgili doktorunuzdan bilgi aldığınızdan emin olun. Bu süreç içerisinde doktorunuza ulaşmakta sorun yaşıyorsanız yerel HİV örgütünüze danışabilirsiniz. Bu sırada yapmanız gerekenler:

  • İlaçlarınızı stoklayın.
  • Grip ve zatürre gibi aşılarınızı olduğunuzdan emin olun.
  • Hasta hissetmeniz durumunda hangi sağlık kuruluşuna ulaşmanız gerektiğini öğrenin.
  • Sağlıklı beslenin, evde bile olsanız egzersiz yapın, akıl sağlığınızı koruyun.
  • İnternet üzerinden veya telefon aracılığı ile ailenizle, sevdiklerinizle ve arkadaşlarınızla iletişim halinde olmaya çalışın. Bu akıl ve ruh sağlığınız için çok önemli.

Kaynaklar:

[1] https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/need-extra-precautions/hiv.html

[2] https://www.poz.com/article/people-hiv-need-know-new-coronavirus

 

Çeviri: H. Tankut Atuk

 

HIV ile Yaşayan Bireylerde COVID-19 Riski Konusunda European AIDS Clinical Society (EACS) ve British HIV Association (BHIVA) Duyurusu!

COVID-19 ve HIV

Şu ana dek, HIV ile yaşayan bireylerde COVID-19 oranlarının HIV negatif olanlara göre daha yüksek olduğuna ya da farklı bir seyir izlediğine dair herhangi bir kanıt elde edilmemiştir. Mevcut kanıtlar, ağır hastalık geçirme riskinin ileri yaş, erkek cinsiyet ve kalp-damar hastalıkları ve diyabet gibi bazı sağlık sorunları olması halinde yükseldiğine işaret etmektedir. Tedavi kullanan, CD4 sayısı normal ve viral yükü baskılanmış olan HIV ile yaşayan bireylerde ağır hastalık riski yüksek olmamakla birlikte, HIV ile yaşayan bireylerin birçoğunda riski artıran diğer risk faktörleri bulunmaktadır. Örneğin, Avrupa’da HIV ile yaşayan bireylerin neredeyse yarısı 50 yaşın üzerindedir ve kalp-damar hastalıkları ve kronik akciğer hastalığı gibi durumlar, HIV ile yaşayan bireylerde daha sık görülmektedir. Bağışık yetmezlik (CD4 sayısının 200/mm3’ten az olması) bulunması ya da bireyin antiretroviral tedavi kullanmaması durumunda koronavirüs enfeksiyonunun daha ağır seyretme olasılığı bulunmaktadır. HIV ile enfekte bireylerde gebelik veya anneden bebeğe bulaş konusunda herhangi bir veri yoktur. 

Bulaş riskini azaltma ve belirtilerin yönetilmesi konusunda, kaynaklar kısmında örnekleri bulunan ulusal kılavuzlar esas alınmalıdır [1-3].

COVID-19 ve antiretroviraller

COVID-19 üzerinde bazı antiretrovirallerin etkili olabileceğine dair bazı tartışmalar yapılmakta ve çalışmalar yürütülmektedir. Lopinavir/ritonavir ile yapılan ve ağır COVID-19 enfeksiyonu tanısı ile hastaneye yatırılmış 199 bireyi kapsayan ilk randomize kontrollü çalışmada bu tedavinin standart tıbbi bakıma göre herhangi bir üstünlüğü olmadığı kanıtlanmıştır. [4] Proteaz inhibitörleri dâhil, diğer antiretrovirallerin COVID-19 enfeksiyonunun tedavisinde kullanımını destekleyecek yeterli kanıt yoktur; yapısal analizler, darunavirin COVID-19 proteaz enzimine bağlanmadığını ortaya koymuştur.

COVID-19
HIV ile yaşayan bireylerin halen kullanmakta oldukları tedavilerini değiştirmelerini gerektirecek bir kanıt mevcut değildir. Ayrıca, HIV negatif bireylerin, antiretroviral ilaçları, Temas Öncesi Korunma bağlamı dışında kullanmalarını destekleyecek bir kanıt da bulunmamaktadır. Temas Öncesi Korunma, belirtildiği şekilde kullanılmaya devam edilmelidir ve Temas Öncesi Korunma’nın COVID-19’a karşı etkili olduğuna dair de herhangi bir kanıt yoktur.

Yakın tarihte, dünyanın farklı bölgelerinde COVID-19 enfeksiyonunun tedavisinde kullanımı denenen ilaçlar için COVID-19 ilaç etkileşimleri web sitesi (www.covid19-druginteractions.org) geliştirilmiştir. EACS ve BHIVA’nın bu yararlı web sitesine mali destekte bulunma kararı vermiş olduğunu memnuniyetle duyuruyoruz.

Koronavirüs salgını tüm hızıyla deva ediyor. EACS ve BHIVA, HIV ile yaşayan bireyler için kılavuzluk edecek bilgileri paylaşmaya devam edecek. Hepinize sağlıklı günler dileriz. 

Kaynaklar

  1. www.rki.de
  2. https://www.cdc.gov/coronavirus/2019-ncov/index.html
  3. https://www.gov.uk/government/collections/wuhan-novel-coronavirus
  4. Cao B, Wang Y, Wen D et al. A Trial of Lopinavir-Ritonavir in Adults Hospitalized with Severe Covid-19. N Engl J Med 2020; doi: 10.1056/NEJMoa2001282.

Ege üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Prof. Dr. Deniz Gökengin tarafından hazırlanmıştır.

HIV ile Yaşayan Bireylerin Yeni Koronavirüs Salgını Sürecinde İş Hayatında ve Tedaviye Erişimde Karşılaşabilecekleri Hususlar Nelerdir?

1-İş Kanununa tabi HIV ile yaşayan bireylerin salgın sebebiyle işe gitmeme hakları var mıdır?

İlk olarak Aralık 2019’da görülen yeni tip corona salgınının 11.03.2020 tarihi itibariyle Sağlık Bakanının açıklamasıyla Türkiye’de de görüldüğü bilinmektedir. Peki salgının yayılma hızı ve yayılma kolaylığı ile meydana getirebileceği sonuçlar işçilere çalışmaktan kaçınma hakkını verir mi?

Çalışmaktan kaçınma hakkı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 13. maddesinde şöyle düzenlenmiştir: ”Ciddi ve yakın tehlike ile karşı karşıya kalan çalışanlar kurula, kurulun bulunmadığı işyerlerinde ise işverene başvurarak durumun tespit edilmesini ve gerekli tedbirlerin alınmasına karar verilmesini talep edebilir…

Kurul veya işverenin çalışanın talebi yönünde karar vermesi hâlinde çalışan, gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmaktan kaçınabilir. Çalışanların çalışmaktan kaçındığı dönemdeki ücreti ile kanunlardan ve iş sözleşmesinden doğan diğer hakları saklıdır.”

Dolayısıyla burada salgının işyerinde ortaya çıkıp çıkmadığı eğer ortaya çıkmışsa gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı hususuna göre bu sorunun cevabı değişiklik gösterecektir. Zira eğer salgın işyerinde ortaya çıkmış ve gerekli önlemler alınmamışsa maddenin devamında çalışanların ciddi ve yakın tehlikenin önlenemez olduğu durumlarda işyerini veya tehlikeli bölgeyi terk etme haklarının oluştuğu düzenlenmiştir.

HIV statüsündeki bireyler için de bu durum geçerli olup salgının işyerinde ortaya çıkması halinde HIV statülerini paylaşmadan riskli durumu bildirme, tedbir alınmasını isteme ve gerekli tedbirler alınıncaya kadar çalışmama hakları mevcuttur.

2-HIV ile yaşayan bireyler aynı zamanda corona virüsü ile enfekte olursa bu sebeple  işten çıkarılabilir mi?

HIV enfeksiyonunun, işten çıkarma için bir gerekçe olamayacağı, HIV/AIDS ve Çalışma Yaşamıyla ilgili ILO Uygulama ve Davranış Kuralları’na göre çalışanlardan HIV’le ilgili kişisel bilgi vermelerini istemenin herhangi bir gerekçesi olamayacağı, ayrıca çalışanların da bu tür bilgileri iş arkadaşlarına verme gibi bir yükümlülükleri olamayacağı ile işçilerin sağlık statülerine ilişkin konularda, kişisel verilerine erişimin gizliliğe ilişkin kurallara tabi olması gerektiği bilinmektedir.

İş Kanununda düzenlenen hastalık sebebiyle fesih maddelerinin ise işçinin tutulduğu hastalığın tedavi edilemeyecek nitelikte olduğu ve işyerinde çalışmasında sakınca bulunduğunun Sağlık Kurulunca saptanması durumları için düzenlendiği; dolayısıyla yalnızca coronavirüs için değil, tüm hastalıklar bakımından, eğer bir işçi hasta ise ve hastalığın iyileşme ihtimali var ise, işveren bakımından haklı fesih sebebi değildir. Ancak, hastalığın tedavi edilemeyeceği kesinse ve işyerinde çalışması sakıncalı ise işveren bakımından geçerli fesih gündeme gelebilir. 

3-  Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünce 13.03.2020 tarih ve E.12362  sayı ile yayımlanan Genelge uyarınca;

Yurtdışında bulunan kamu görevlilerinin yurda dönüş tarihinden itibaren 14 gün evde tecrit oldukları sürenin mesai günlerine tekabül eden kısımlarında idari izinli sayılmışlardır.

Bu husus herkes için geçerli olup HIV ile yaşayan bireyler açısından bir farklılık göstermemektedir. 

4-Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanlığı Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğünce 13.03.2020 tarih ve E.12362  sayı ile yayımlanan Genelge uyarınca;

Hamileler, yasal süt izni kullananlar, engelli olarak istihdam edilenler, yönetici pozisyonda istihdam edilenler hariç olmak üzere, 60 yaş ve üzerinde olanlar, dezavantajlı grupta bulunanlar (bağışıklık sorunu olanlar, kanser hastaları, kronik solunum yolu hastaları, obezite ve diyabet, kalp damar hastaları, organ nakli olanlar, kronik hastalar)16 Mart 2020 tarihinden itibaren 12 gün idari izinli sayılmışlardır. Ancak genelgede sağlık çalışanları bu madde hususunda ayrı tutulmuş olup tüm sağlık personellerinin yasal mazeret izinleri (Evlilik, Ölüm, Analık, Hastalık ve Refakat) hariç yıllık izinleri durdurulmuştur.

HIV’in Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2014 yılından itibaren kronik hastalıklar kategorisinde değerlendirildiği göz önüne alınarak HIV ile yaşayan kamu personellerinin de bu madde uyarınca idari izinli sayılması gerekmektedir. 

5-Corona Salgınından ötürü işe devam etmek istemeyen HIV ile yaşayan kişiler, HIV statülerinden ötürü istirahat raporu alabilirler mi? 

İstirahat raporu verme hekim veya sağlık kurulu takdirinde olan bir konu olup corona salgınından ötürü risk grubuna girdiğinizi düşünüyorsanız, bu durumu hekiminiz/sağlık kurulu ile paylaşıp rapor hususunu kendisine sorabilirsiniz.

SAĞLIK BAKANLIĞININ “EFEKTİF İŞLEMLERİN ERTELENMESİ VE DİĞER ALINACAK TEDBİRLER” BAŞLIKLI YAZISI NE ANLATIR?

  • Acil olmayan elektif cerrahi işlemlerin mümkün olduğunca daha uygun bir tarihe planlanması ne demektir?

 

Yapılacak ameliyatın hayati önemi olmaması durumunda, hekime takdir yetkisi de bırakılarak, ameliyatı ileri bir tarihe ertelemesi tavsiye edilmiştir. Planlı bir cerrahi operasyonun iptal edilmesi, hekiminizin Sağlık Bakanlığı tavsiyesine uymasından kaynaklanıyor olabilir.

 

  • Acil olmayan diş hekimliği uygulamalarının mümkün olduğunca ertelenmesi neleri kapsar? 

 

Diş hekimliğini uygulamalarının tümünü kapsar. Diş uygulamaları sırasında, uygulamanın doğası gereği hem hasta hem diş hekimi Covid-19 bulaşı hakkında yüksek risk taşır. Bu sebeple tüm vatandaşların acil olmayan diş hekimi randevularını iptal etmesi önerilmiştir. Hastalar durumun acil olduğunu düşünüp diş hekimine başvurmuş olsalar dahi, diş hekimi uygulamayı erteleyebilir. Bu durumda kişinin HIV ile yaşıyor olması ayrıca bir erteleme sebebi değildir, uygulamanın acil olmaması erteleme için yeterlidir. 

 

  • Kronik hastalık nedeniyle takip edilen hastalarIn, takibi yapan hekimlerin oluru ile takip aralıklarının olabildiğince daha uzun dönem halinde yapılması ne anlama gelir?

 

HIV ile yaşayan kişiler gibi, düzenli aralıklarla hekimine kontrole gitmesi gereken kişilerin, ziyaretlerinin ilgili hekimin bilgisi dahilinde daha uzun aralıklarla yapılması gerekliliğidir. Örneğin 3 aylık periyotlarla kontrole giden kişinin, hekiminin bilgisi dahilinde olmak üzerinde 5 aylık periyotlarla gelmesine karar verilebilir. Birey bu kararı kendi başına almamalı, mutlaka doktoruna danışmalıdır. 

 

  • Kronik hastalık ve engellilik nedeniyle raporlu ve sürekli kullanım gerektiren ilaçların, tıbbi malzeme ve hasta altı bezlerinin sağlık kuruluşlarına gidilmeden reçete yazılmasına gerek duyulmaksızın eczaneler ve medikallerden temin edilebilmesi ne anlama gelir?

 

HIV ile yaşayan kişilerin de raporlu ve sürekli kullanım gerektiren ilaçları olması sebebiyle, HIV tedavisinde kullanılan ilaçların bitmesi halinde (veya tekrar doktora gidip ilacı yazdırmak gerektiğinde) hastaneye gitmeden, sadece raporu göstererek her ay için bir kutu olmak üzere eczaneden temin edilebilecektir. Sağlık Bakanlığı’nın tavsiye yazısı üzerine Sosyal Güvenlik Kurumu konu ile ilgili duyuru yayımlamıştır. Bu duyuruya göre de raporlu ilaçların son 6 ay içinde en az bir defa alınmış olması gerektiği ifade edilmiştir. Yani kişi raporu olduğu halde 6 ayda hiç ilaç almamış ise reçetesiz olarak ilaç temin edemeyecektir, hekime başvurup mutlaka reçete alması gerekir. Unutmamak gerekir ki, normalde 3 aylık reçete yazıldığı halde, bu uygulama gereği reçetesiz alınan ilaçlar 1 ay yetecek kadar verilir. Normalde olduğu gibi ilacın bitmesine 15 gün kala tekrar eczaneye başvurup 1 aylık ilaç daha alınabilmektedir. 

HIV pozitif kişiler için Coronavirus ve COVID-19

 

HIV ve COVID-19

HIV pozitif kişiler için Coronavirus ve COVID-19

Yeni Coronavirüs’ün (COVID-19) ortaya çıkması ve yarattığı pandemi tüm dünyayı alarma geçirmiştir. Yeni tanımakta olduğumuz bu virüsün Coronavirüs ailesinden olması sebebiyle tahmin ettiğimiz bazı özellikleri olmakla beraber henüz geniş bilimsel araştırmalar yapılmasına fırsat olmamıştır. HIV ile yaşayan bireyler için de aynı belirsizlikler devam etmektedir.

HIV ile yaşayan bireyler için Coronavirüs ile enfekte olmak mevcut bilgilerle, genel popülasyonda tanımlanan risklerden daha yüksek değildir.

COVID-19 ile ilgili bugün bildiklerimiz şiddetli hastalık geçirme açısından risk taşıyan gruplar, 60 yaş üstü insanlar, bağışıklık yetmezliği olan insanlar ve kronik solunum, kalp, böbrek rahatsızlığı olanlardır. (Positive Life NSW, 2020)

Elimizdeki tek bilimsel araştırmaya göre; COVID-19 ile enfekte olmuş tedavi altındaki HIV pozitiflerin eğer CD4 sayısı 350hücre/ml’ den yüksek ise genel popülasyona göre daha fazla risk altında olmadığına dair yapılan çalışmadır. Aynı bilimsel araştırmada 2 HIV pozitif kişinin kullandığı ilaçların Coronavirüs üzerinde de etkili olabileceği düşünülmüştür. (Guo ve ark., 2020)

HIV pozitif kişilerde daha yüksek risk saptanmamış olsa da uluslararası bilimsel otoriteler (CDC – Center Disease Control and Prevention) HIV pozitif kişiler için ve onlarla ilgilenen klinisyenler için bazı tavsiyelerde bulunmuşlardır. Bu tavsiyeler; 1. Tüm popülasyonun uyması gereken sosyal izolasyon ve hijyenin sağlanması 2. Grip ve zatürre aşılarının güncel tutulması 3. Ruh sağlığının korunması açısından teknoloji kullanılarak uzaktaki yakınlarla iletişim içerisinde kalınması. 4. HIV ilaçlarının rutin kullanımı ve temini konusunda özen gösterilmesi (Center Disease Control and Prevention, 2020)

Tüm çalışmalar göz önüne alındığında tedavi altındaki HIV pozitifler için COVID-19 açısından ayrıca bir risk görünmemektedir. HIV ile yaşayan bireylerin alması gereken ayrıca bir önlem yoktur. HIV pozitif kişilerin bağışıklık sistemini güçlendirmesi için kullanması gereken herhangi bir ilaç takviyesine ihtiyaç yoktur. Tedavi altında olmayan, henüz tanı almamış veya yeni tanı almış ve tedavi ile henüz CD4 miktarı yükselmemiş hastalar şüphesiz daha çok dikkat etmelidir.

HIV pozitif olsun ya da olmasın tüm bireylerin Dünya Sağlık Örgütü’nün ve ülkemiz sağlık bakanlığının tavsiyelerine uyması bireysel ve toplumsal sağlık açısından çok önemli ve yeterlidir.

 

Kaynaklar

  1. Positive Life NSW, People living with HIV and Coronavirus, Available at https://www.positivelife.org.au/latest-news/plhiv-covid19.html
  2. Guo, Wei and Ming, Fangzhao and Dong, Yu and Zhang, Qian and Zhang, Xiaoxia and Mo, Pingzheng and Feng, Yong and Liang, Ke, A Survey for COVID-19 Among HIV/AIDS Patients in Two Districts of Wuhan, China (3/4/2020). Available at SSRN: https://ssrn.com/abstract=3550029
  3. Abby Goodnough and Sheila Kaplan, Confronts Coronavirus, and Anger ,Center Disease Control and Prevention, New York, 2020

 

Dr. Görkem Gökçelioğlu

 

Seks İşçiliği Mevzuatı İyileştirme Projesi’nin Yuvarlak Masa Toplantısına Katıldık!

15-16 Ocak’ta Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nin “Seks İşçiliği Mevzuatı İyileştirme Projesi”nin ilk adımı olan ve İstanbul’da gerçekleştirilen yuvarlak masa toplantısına katıldık. İstanbul ve Ankara illeri başta olmak üzere alandaki sivil toplum kuruluşlarının, akademisyenlerin ve yerel yönetimlerin ilgili birim temsilcilerinin biraraya geldiği toplantıda mevcut mevzuattaki sorunlar, uygulamadaki aksaklıklar, ihtiyaçlar ve çözüm önerileri tartışıldı.

Koç Üniversitesi Öğrencileri ile “HIV/AIDS ve Stigma” Konulu Farkındalık Eğitiminde Buluştuk!

Pozitif Yaşam Derneği olarak, Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nın davetiyle Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde “HIV/AIDS ve Stigma” konulu Halk Sağlığı dersi kapsamında tıp öğrencilerine farkındalık eğitimi düzenlendik. Eğitimde doğru bilinen yanlışlar üzerinde keyifli  bir tartışma yürütüldü. Öğrenciler, özellikle toplumdaki her kesimin bu konuda farkındalığını artırmanın elzem olduğunun altını çizdi ve de böylesi atölye ve eğitimlerin sık sık yapılması gerektiği vurgulandı. 

HIV ile Yaşayan Bireylere Karşı Nefret ve Ayrımcılık Söylemleri Üreten Twitter Kullanıcıları Hakkında Suç Duyurusunda Bulunduk!

 

Damgalamanın, öfkenin ve ayrımcılığın öznesi olmayı kabul etmiyoruz!

 

Ülkemizde ilk HIV vakasının görüldüğü 1985 yılından bugüne toplumu enfeksiyondan korumak için başvurulan yol ne yazık ki  HIV ile yaşayan insanların ifşa edilmesi ve toplumdan uzaklaştırılması olmuştur. 1980’li yılların bilinmezliği içerisinde kurulan korku kültürü gelişen bilgi ve bilimden etkilenmemiş ve her geçen gün yeniden üretilmiştir. HIV ile yaşamak bir günah, utanç ve ahlaki sorun olarak gösterilmeye ve toplum hafızasına yerleştirilmeye çalışılmıştır. 

 

Bugün kronik bir sağlık durumu olan HIV enfeksiyonu, etkili bir şekilde tedavi edilebilmekte ve tedavi sayesinde bulaştırıcılık ortadan kaldırılmaktadır. Ancak bu bilginin topluma ulaşması sağlanmamakta, toplum 1980’li yılların bilinmezliği ve önyargıları ile başbaşa bırakılmaktadır. Hekim, hukukçu, bilim insanı, kamu çalışanları, eğitmenler vs. toplumun tüm kesiminden insanlar mesleki, sosyal tutum ve davranışlarını, kararlarını kulaktan dolma ve gerçekle bir ilişkisi olmayan bilgilerle vermektedir.

 

HIV’in bulaş yolları ve korunma yöntemleri hakkında doğru bilgiden mahrum bırakılan toplum, hala ölümcül olarak bildiği enfeksiyondan korunmak için kendisinde olan sorumluluğu üçüncü kişilere yüklemekte ve kamu sağlığının tesisi için HIV ile yaşayan insanların ifşa edilerek sosyal yaşamdan uzaklaştırılmasını kendisinde hak görmektedir.

 

1 Aralık Dünya AIDS Günü etkinlikleri kapsamında bazı sivil toplum örgütlerinin HIV farkındalığını arttırmak, herkese korunmanın, partnerin beyanından bağımsız, bireysel bir sorumluluk olduğunu hatırlatmak için “HIV statümü paylaşmak zorunda değilim” sloganıyla yaptığı sosyal medya paylaşımı üzerine yine sosyal medyada gerçekle ilişkisi olmayan önyargılar paylaşıma sokulmuş, toplum HIV ile yaşayan bireylere karşı ismi başında Dr., Av. ünvanı olan kişiler tarafından kışkırtılmıştır. Günlerce medya ve sosyal medyada gündemde tutulan paylaşımlarla henüz HIV ile ilgili temel bilgisi dahi olmayan toplum hafızasına ayrımcılığa söylemleri ve bilgileri kazınmıştır. Bugün Türkiye’de HIV tanısı alarak yaşayan 24.000 insan, onların eşleri, akrabaları, çocukları, arkadaşları ve iş arkadaşlarıyla birlikte yüzbinlerce kişi bu öfke ve nefret patlamasından doğrudan etkilenmiştir ve etkilerini sosyal, iş, aile yaşamlarında yıllarca göreceklerdir. 

 

2020 yılına girdiğimiz şu günlerde artık HIV ile yaşayan insanların tedavi ile olağan yaşam sürelerini sağlıklı yaşadığı, virüsü bulaştırmadığı gerçeklerine sırt çevirmiş bir grup tarafından HIV ile yaşayan insanların “doğranması, yakılması, yargılanması” söylemleri, sonuçları hiç düşünülmeden üretilmiştir.

 

Bu damgalanma ve ayrımcılığın öznesi HIV ile yaşayan insanlar değil doğrudan üretenleridir. Bu çağ dışı söylem, tutum ve davranışlarla hem yüzbinlerce insanın hayatını içinden çıkılmaz bir kaosa dönüştürüyor hem de toplumu enfeksiyona karşı daha da savunmasız bırakıyoruz.

 

Pozitif Yaşam Derneği olarak toplumun tümünü hedef alan bu linç girişimine karşı failler hakkında suç duyurusunda bulunduğumuzu kamuoyu ile paylaşıyoruz. Bu hukuk mücadelesi her koşulda bir kazanımla sonuçlanacaktır. Ya failler hakkında gerekli cezai işlemler yapılacak ve HIV ile yaşayan insanlar ayrımcılığa karşı devletin pozitif ayrımcılık yükümlülüğü gereği hukuken koruma altına alınacak veya failler beraat ederek hukukun aslında yazılı olduğu gibi ayrımcılığa uğrayanları değil failleri koruduğu anlaşılacaktır. En kötü senaryoda dahi her gün sokakta, okulda, iş yerinde, hastanede, aile içinde ayrımcılık ile burun buruna gelen HIV ile yaşayan insanlar olarak bu ayrımcılıkları kabul etmediğimizi ve hukukun bizleri korumaktan aciz olduğunu göstermiş olacağız. Bu mücadele ayrımcılık karşısında hukukun farklı bir bakış açısıyla yeniden tartışılmasına olanak sağlayacaktır.

Mücadelemiz HIV ile yaşayan insanlar ve yakınlarının dışında hepimizindir. Destek olmaya ve takipçisi olmaya davet ediyoruz.

 

Pozitif Yaşam Derneği

10 Aralık 2019’da Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’ndeydik!

Pozitif Yaşam Derneği olarak 10 Aralık 2019’da Kırıkkale Tıp Fakültesi Bilimsel Araştırma Topluluğu’nun davetlisi olarak 1 Aralık Dünya AIDS Farkındalık Günü kapsamında gerçekleştirilen etkinlikte yer aldık. Tıp Fakültesi öğrencileri ile HIV/AIDS hakkında bilinen doğru ve yanlışlar, toplumdaki HIV damgalaması ve damgalamayla mücadele yöntemleri üzerine konuştuk. HIV ile yaşayanların sağlık hizmetlerine erişimlerinin kolaylaştırılması ve sağlık çalışanlarının HIV ile yaşayanlara yönelik ayrımcı tutumlarının önlenebilmesi adına hekim adaylarıyla bir araya geldiğimiz tüm etkinlikleri çok değerli buluyoruz.

 

 

CŞMD ve SGYD’nin 1 Aralık Dünya AIDS Günü’ndeki Çok Tartışılan Twitter Paylaşımına Yönelik Ortak Basın Açıklaması

“Kamuoyunun dikkatine,

01 Aralık 2019 tarihinde Sağlıkta Genç Yaklaşımlar Derneği ve Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği olarak ortak şekilde paylaştığımız ‘HIV Statümü Paylaşmak Zorunda Değilim’ postu sosyal medyada yoğun bir biçimde olumlu, olumsuz tepki aldı.  Bu geri bildirim ve paylaşımlar bizlere Türkiye’de HIV konusundaki tartışmaların ve çalışmaların ne kadar önemli ve gerekli olduğunu bir defa daha kanıtladı.

Söz konusu Twitter postu:

Her yıl 1 Aralık Dünya AIDS Günü’nde, HIV ve AIDS ile ilgili doğru bilgilere erişmenin, güvenli davranışların yollarını bilmenin önemi vurgulanır. HIV ile yaşayan bireylerin maruz bırakıldıkları ayrımcılık ve damgalamaya dikkat çekilir. Bu açıdan 1 Aralık, HIV ile yaşayan insanlarla dayanışma ve toplumdaki HIVfobi ile mücadele açısından önemli bir gündür. 

“HIV statümü paylaşmak zorunda değilim” paylaşımına gelen yorumlarda sıklıkla karşı karşıya kaldığımız “HIV+ bireylerin bilerek ve isteyerek, gizleme ya da zorlama yoluyla karşısındaki insanlara HIV bulaştıracağı” ve benzeri varsayımlar; HIV+ bireylerin toplumda maruz bırakıldığı ötekileştirmeye, suçlanmaya ve hedef gösterilmeye birer örnektir. Bu örnekler HIV statüsünün paylaşılmasının önündeki engelleri de gözler önüne sermektedir. Açılan bu tartışma alanı ile HIV+ bireylere yönelik önyargı ve ayrımcılığın da gözden geçirilmesini umut ediyoruz. 

HIV ve AIDS aynı mıdır?: HIV, (Human Immunodeficiency Virus/İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü) bağışıklık sistemini etkileyen bir enfeksiyon etkenidir. AIDS ise, (Acquired Immune Deficiency Syndrome/Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) HIV’in tedavi ile baskılanmadığı durumda, ortalama 2-12 yıl içinde vücudun bağışıklık sisteminin savunma işlevini yerine getirmemesi sonucunda, kişinin diğer enfeksiyon ve hastalıklara açık hale gelmesiyle birlikte gelişen bir hastalıklar tablosudur.

Nasıl bulaşır?: HIV ve AIDS’e dair yanlış bilinen temel noktalardan birisi de, HIV bulaşının nasıl gerçekleşeceği konusudur. Kan, meni sıvısı, vajinal sıvı ve anne sütü bulaşın gerçekleşebileceği vücut sıvılarıdır. Bulaş yolları ortak enjektör kullanımı, güvenli olmayan  kan, kan ürünleri ve organ nakli, korunmasız cinsel ilişki ve gebeden bebeğe geçiştir. Bu yollar dışındaki hiçbir yol ve temas virüs bulaşına sebep olmaz. 

Tedavisi var mı?: HIV bilinenin aksine, tedavisi bulunan bir enfeksiyondur. HIV ile yaşayan kişiler düzenli ilaç tedavisine ve tıbbi kontrollerine devam ettikleri sürece sağlıklı şekilde hayatlarına devam edebilirler. Geçtiğimiz yıllarda yapılan partner araştırmaları sonuçları HIV tedavisi ile enfeksiyonu kontrol altına almanın virüsün partnerler arasında geçişini durdurduğunu göstermektedir. Tüm dünyada Belirlenemeyen = Bulaştırmayan olarak tanımlanan bu bilgiyi en kısa şekilde tedavi alan kişilerin cinsel partnerlerine virüsü bulaştırmadıkları olarak aktarabiliriz. Tedavi, HIV ile yaşayan bireylerin ebeveyn olabilmelerini, virüs taşımayan çocuk sahibi olabilmelerini, hayatlarına virüsü başkalarına bulaştırma korkusu olmadan yaşayabilmelerini ve HIV taşımayan bir bireyle tamamen aynı yaşam süresini sağlar. Diğer bazı virüs türleri gibi HIV vücuttan tamamiyle uzaklaştırılamadığı için tedavinin sürekliliği temel yaklaşımdır. HIV+ kişiler sağlıklıdır ama toplumda sağlıksız olarak değerlendirilmeye devam edilmektedirler. HIV statüsünü bilen kişilerin çok büyük bir kısmı tedavi almaktadır. HIV kontrol programlarına bakıldığında, asıl risk oluşturan faktör HIV statüsünü bilmemektir.

Nasıl korunulur?: HIV’in tüm bulaş yolları için erişilebilir korunma yöntemleri bulunmaktadır. Virüsün cinsel yolla bulaşını engellemenin en kolay yöntemi kondom kullanımıdır. Kan ve kan ürünleriyle virüsün geçişini engellemek için de Kızılay tarafından tüm kan ve kan ürünleri HIV ve birçok enfeksiyon etkeni açısından hassasiyetle taranmaktadır. HIV’in gebeden bebeğe doğrudan geçişi ise HIV tedavisi, emzirmeyi durdurma ve yenidoğan için önleyici tedavilerle engellenebilmektedir. Son yıllarda temas öncesi ve sonrası önleyici medikal tedavilerde kullanılmaya başlanmış olmakla birlikte temas öncesi önleyici tedavi ülkemizde erişimi mümkün değilken temas sonrası önleyici tedavi özellikle cinsel şiddet mağdurları ve sağlık profesyonelleri için devlet güvencesi kapsamında ücretsizdir. Doğru kullanılan kondom, kişileri hem HIV’den, hem diğer cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlardan, hem de istenmeyen gebelikten korur. Kişilerin cinsel ilişkide kendilerini olası risklere karşı koruması için kondom kullanması gerekir. Korunmak ve sağlığını korumak kişinin kendi sorumluluğudur. Kişinin sağlığının sorumluluğunu alabilmesi için doğru bilgiye ve korunma yöntemlerine erişebilmesi, partneri ile açık iletişim kurabiliyor olması gerekmektedir. HIV statüsünden bağımsız olarak güvenli bir ilişki, kişilerin sağlık durumları hakkında bilgi sahibi olduğu, açık iletişim kurabildikleri ve onaya dayalı ilişkilerdir. HIV+ bireyler cinsel partnerlerine statülerini söylemek zorunda bırakılamazlar. Statüsünü paylaşmak istemeyen bir kişiyle cinsel birliktelik yaşarken kondom kullanmak veya kullanmamak, cinsel birliktelik yaşamak ya da yaşamamak partnerlerin kendi kararıdır. 

HIV ve AIDS’e dair bilgi eksikliği bu konudaki önyargıları beslemekte ve HIV’i üzerine konuşulması zor bir konu haline getirmektedir. Hepimizin bildiği üzere eşitsizlikler kişiler arasındaki güç dengelerini etkilemektedir. Günümüzde yaşanan eşitsizlikler HIV ile yaşayan bireylerin statülerini paylaşmalarının önünde engel oluşturmaktadır.  Araştırmalar gösteriyor ki HIV’in kontrol edilebilmesi ve önlenmesi için partnerler arasındaki iletişimin güçlenmesi ve bu konudaki destek mekanizmalarının artırılmasına yönelik programlar etkili olmaktadır. Buna rağmen, bir araştırma hala partnerlerin büyük çoğunluğunun fiziksel şiddet, cinsel şiddet, sözlü taciz gibi pek çok olumsuz sonuç nedeniyle HIV statüsünü açıklayamadığını gösteriyor. Olumsuz sonuç ve engellerin ortadan kalktığı durumlarda HIV ile yaşayan bireylerin statüsünü paylaşmaları kolaylaşabilir. 

HIV statüsünün paylaşımı bir yasal zorunluluk mu?: Toplumda HIV ile ilgili birçok önyargı bulunmakta ve ayrımcılık yaşanmaktadır. Bu sebeple HIV ile yaşayanlar iş, eğitim ve sosyal hayatta doğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır. Aynı şekilde: ayrımcılık yasağına karşın: Anayasa’nın 10. Maddesine göre: “Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir”. Anayasa’nın 36. Maddesi ise, herkese eşit şekilde hak arama hürriyeti tanımaktadır. Kişilerin özel yaşamını ve kişilik hakkını ilgilendiren sağlık statüleri, gerek uluslararası sözleşmeler gerekse ulusal mevzuat tarafından güvence altına alınmış olup, bu statünün paylaşımı kanunların öngördüğü hallerle sınırlıdır. Dolayısıyla kişilerin sağlık verilerinin kanunların öngördüğü haller dışında paylaşımı hukuki ve cezai sorumluluğu da gündeme getirebileceği gibi aynı zamanda HIV statüsünün mahremiyet sınırları aşılarak paylaşılması, kişilerin hizmet alımında ya da gündelik hayatlarında ayrımcılığa uğramasına ve hak ihlali ile karşı karşıya kalmasına yol açabilir. Halihazırda sağlık kuruluşlarında kişilerin sağlık bilgileri kodlu sistem ile korunmaktadır. Kişilerin mahremiyet hakkının ihlali insan hakları ihlalidir.  Anayasa Mahkemesi Baş. No: 2014/19081 ve 1/2/2017 T. Kararında, “bu hak, bireyin kendisi hakkındaki bilgileri kontrol edebilme hukuksal çıkarını da kapsamakta, kendisi hakkındaki bilgilerin geleceğini belirleme hakkına işaret etmektedir (Serap Tortuk, B. No: 2013/9660, 21/1/2015, § 32). Özel hayata saygı hakkının kapsamında olan bireylerin kişisel verilerinin korunması hakkı, Anayasa’ nın 20. maddesinde açık olarak düzenlenmiştir.” der. Anayasa Mahkemesi yine aynı kararında, sağlık bilgilerinin, Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan kişisel veri niteliğinde olduğunu söylemektedir.

HIV ile yaşayan kişilerin herhangi bir yerde sağlık statülerini açıklayamamalarının farklı nedenleri olmaktadır. Herhangi bir kişinin kendisinde var olan enfeksiyondan etkilenmeyeceği tartışmasız bir gerçek olsa dahi statüsünü açıkladığında dışlanma, sevdikleri ve çevresi tarafından terk edilme, işini ve eğitim hakkını kaybetme düşünceleri bu kararı vermeyi zorlaştırmakta veya açıklamama yönünde davranış gelişmesine neden olabilmektedir. Bu düşünceler bireylerin kuruntularına değil daha önceden yaşanmış gerçek olaylara dayanmaktadır.

Sağlık hizmetlerinin güvenli bir şekilde sunulması için kullanılan standart enfeksiyon önleme yöntemleri her enfeksiyon için aynıdır. HIV ile yaşayan bireylere hekim veya diğer hastaların güvenliği için uygulanması gereken ek bir prosedür olmadığı gibi HIV ile yaşayanlar hekimlerine doğrudan statülerini açıklamak zorunda değildir. Her sağlık profesyoneli tüm hastalar ya da başvuranlar için evrensel enfeksiyon önleme kuralları çerçevesinde eşit ve etkili  önlemleri almakla yükümlüdür.

Paylaşmış olduğumuz postta da vurguladığımız  gibi enfeksiyonlardan korunmak öncelikle kişinin kendi sorumluluğudur. Bu sorumluluğun bir parçası da başkalarının statüsünden bağımsız olarak, kişilerin cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlarla ilgili kendi statülerini öğrenmek için düzenli test yaptırmalarıdır. Kamu kurumlarının sorumluluğu ise, anonim ücretsiz testlere ulaşılmasını desteklemek üzere eğitim ve erişim imkânlarını yaygınlaştırmaktır. 

Dünya’da HIV ile yaşayan her 4 kişiden 1’i HIV ile yaşadığını bilmiyor.

 

Sen statünü biliyor musun? 

En son ne zaman HIV testi yaptırdın? 

Nerelerde test olacağını biliyor musun?

 

Eğer sonucun pozitif gelirse, yalnız değilsin!

Eğer HIV ile yaşayanlara destek vermek istersen, yalnız değilsin!

HIV ve AIDS ile ilgili bilgi için tıklayınız (İngilizce).

 

Geri Dön