Skip to content Skip to footer
Destek merkezimiz hafta içi her gün 09.00 / 18.00 saatleri arasında hizmet vermektedir.
0850 888 05 39
Danışma Hattı
0216 418 10 61

Tedavi Sürecindeki Testler ve Anlamları

Hekiminiz tedavinizi düzenlerken ve takip ederken sizden bir çok test isteyecektir. Bu bölümde bu testler ve neden yapıldıkları yer almaktadır. Unutmamalı ki HIV takibiniz sırasında bireysel sağlık durumunuza göre farklı tetkikler istenebilir, bu bölümde rutin bir kontrolde istenen standart testleri açıklıyor olacağız. Burada olmayan farklı testleri hekiminiz isteyebilir ve bu durum sıra dışı değildir.

CD4 Hücre Sayımı: HIV’in enfekte ederek sayısını azalttığı CD4 hücrelerinin sayımıdır. Tedavinin başlangıcında 3 ayda 1, ilerleyen dönemlerde 6 ayda 1 ya da yılda bir istenir. 1 mm3 kanda kaç adet hücre olduğuna bakılır. Hücre sayısı ne kadar yüksekse bağışıklık sistemi o kadar güçlü demektir. Bu testlerde genellikle CD8 hücrelerinin de sayısı ölçülerek CD4/CD8 oranı da takip edilir.

Viral Yük ( HIV RNA): Kandaki virüs miktarını ölçen testtir. Tedavi başında enfeksiyonun durumu, tedavi sonrasında tedavinin seyri hakkında bilgi verir. Laboratuvar yöntemine göre değişmekle birlikte 1ml kanda 40 kopyanın üzerindeki değerler ölçülebilmektedir. Tedavinin temel hedefi 1ml kandaki virüs miktarını 50 kopya altına düşürmek ve orada sabit tutmaktır. Tedavinin takibinde 3 ve ya 6 ayda bir bakılmaktadır.

Direnç Testi: Bu testler vücudunuzdaki virüsün tedavide kullanılan ilaçlara karşı duyarlılığını ölçmeye yarar. İlk kez ilaca başlayacak kişilerde en uygun tedavinin seçilmesi için kullanılır.

HIV vücutta çoğalırken yapısında çeşitli nedenlerle değişiklikler (mutasyon) meydana gelir. Bunun sonucunda da farklı HIV tipleri oluşabilir. Bu değişiklikler ilaç kullanımı esnasında da oluşabilir. Bu tür durumlar, virüsün, kullanılan ilaçlara karşı direnç kazanmasına ve kullanılan tedavinin etkisiz kalmasına yol açar.

Uygulanan tedaviyle saptanabilir düzeyin altına inmiş olan viral yük tekrar artarsa ilaç değişikliğine karar vermek için de direnç testi uygulanabilir.

Ülkemizde üç merkez dışında yaygın olarak yapılan bir test değildir. Direnç testi sonuçları testin çalışma mantığı nedeniyle bir kaç ay sonra çıkabilir ya da alınan ilk numune bir sonuç vermeyebilir. Bu tür durumlarda enfeksiyonun durumuna dair kötücül bir çıkarım ve panik yapmanıza gerek yoktur. Testin geç sonuçlanmasından dolayı hekiminiz direnç testi sonuçları gelmeden tedaviye başlama kararı alabilir. Hemen ilaç başlanması gereken durumlarda ampirik (deneysel) yöntemle ilaç tedavisi başlanır. Viral baskılanma başlar ve sağlanırsa bir dirençle karşılaşılmamış demektir. Viral baskılama başlamıyorsa ilaç değişimine gidilir.

Tüberküloz Testi (PPD)

Ülkemizde tüberküloz HIV ile yaşayan bireylerde ortaya çıkan önemli fırsatçı enfeksiyonlardan biridir. Bu nedenle, kişinin tüberküloz bakterisi ile karşılaşıp karşılaşmadığını anlamaya yarayan PPD deri testinin yapılması çok önemli olabilir.

PPD testi sonuçlarına göre hekiminiz kanda quantiferon testi isteyebilir. Tüm sonuçlar akciğer grafisi ve balgam kültürü sonuçlarıyla beraber değerlendirilir.

Kemik Dansitometri:

HIV’in ve bazı ilaçların kemik sağlığı üzerinde etkisi olduğu bilinmektedir. HIV ile yaşayan bazı bireylerde henüz tedaviye başlamadan, bazılarında ise tedavi sırasında kemik yoğunluğunda azalma ve kırılma riski görülebilir. Kemik Dansitometri ile hekiminiz kemik mineral yoğunluğunuzu ölçmek ve risk varsa tedavi ve takip etmek isteyebilir.

Hemogram Testi:

Hemogram (Tam Kan Sayımı)

Tam kan sayımı kanınızdaki bazı hücrelerin durumunu saptamak için yapılır. Kırmızı kan hücreleri (eritrositler) vücutta dokulara oksijen taşıyan hücrelerdir. Eritrosit sayısının, hemoglobin (Hg) ve hematokrit (Hct) ile birlikte düşmüş olması, kansızlığınız olduğunu gösterir. Kansızlık, halsizlik ve yorgunluk yapabilir.

Trombositler (Plt) kanın pıhtılaşması sürecinde rol alırlar. Trombosit sayınızın düşük olması halinde, kanınız çabuk pıhtılaşmaz. Dişeti kanaması olabilir, oluşan küçük kesiklerde kanama hemen durmayabilir. İleri derecede bir düşüklük daha ciddi kanamalara neden olabilir.

Lökositler (beyaz kan hücreleri) çeşitli tipleri ile vücudun mikroplarla savaşmasında ve bağışıklık sisteminde görev alırlar. Yükselmesi halinde bir enfeksiyon söz konusu olabilir. Düşük olması halindeyse enfeksiyonlara yakalanma ihtimaliniz artabilir.

Hemogram testi sonuç kağıdınızda aşağıdaki parametrelerin değerlerini göreceksinizdir. Bu testlerin yalnızca anlamlarını sizlerle paylaşabiliriz. Değerlerinizi ancak ve ancak bir hekim yorumlayabilir. İnternet sitelerinden arama yaparak tahlil sonuçlarınızı yorumlamaya çalışmanız sizi hatalı sonuçlara yönlendirecektir.

RBC: Kırmızı kan hücrelerinde bulunan eritrosit/alyuvar miktarıdır. Bunlar oksijen taşıyan hücrelerdir.

HGB: Hemoglobin. Kanda bulunan toplam hemoglobin miktarını göstermektedir. Kanda varolan oksijenle birleşmiş alyuvarlardır.

HCT: Hematokrit. Kandaki hemoglobin ve eritrosit miktarını gösterir.

PLT: Platelets, yani trombosit sayısı. Pıhtılaşmayı sağlayan hücreleri gösterir. Demir eksikliği anemisi ve akut enfeksiyonlarında trombosit sayısına bakılır.

MPV: Kanda bulunan trombositlerin ortalama büyüklüğünü gösterir.

PDW: Kandaki trombositlerin dağılım genişliğini gösterir.

MCV: Oksijen taşıyan kırmızı kan hücrelerinin ortalama büyüklüğüdür. Tam kan sayımında önemli olan bir bulgudur.

MCH: Kırmızı kan hücrelerindeki (yani eritrositlerdeki) toplam hemoglobin miktarını gösterir.

MCHC: Eritrosit hemoglobin konsantrasyonunun yüzde olarak ifadesidir.

RDW: Eritrositlerin dağılımı genişliğini gösterir.

WBC: Beyaz kan hücrelerinin lökosit sayısı. Beyaz küreler yanı akyuvarlarımızın sayısını belli eder. Vücudun savunmasında ve bağışıklığında görevlidir.

CRP: C Reaktif Protein. Normalde insan vücudunda düşük değerlerde bulunan bir proteindir.

PNL: Nötrofiller. Bakteriyel enfeksiyonların arttığı durumlarda yükselir.

NE%: Nötrofil yüzdesi. Bu hücrenin ana işlevi, vücuda zararlı olan yabancı materyalleri bulmak ve tahrip etmektir.

LY%: Lenfosit yüzdesi. Bu hücreleri bağışıklık yanıtının bir kısmını oluştururlar. Viral enfeksiyonlarda ve bazı kronik hastalıklarda düşer.

MO%: Monosit yüzdesi. Bu hücreler fagositoz yapma yeteneğindedir ve lenfositlerle direkt veya indirekt yoldan bağışıklık sisteminin regulasyonunda önemli rol oynarlar.

EO%: Eozinofil Yüzdesi. Yabancı maddeleri yok etme görevinde olan hücrelerin yüzdesini gösterir. Alerji ve parazitik hastalıklarda bakılır.

BA%: Bazofil Yüzdesi. Bazofillerin de fagositoz yeteneği vardır ama asıl fonksiyonunu, çeşitli maddeler salgılayarak gösterir.

Biyokimya Testleri

Vücut fonksiyonlarınızı ve organlarınızın çalışma düzeyini gösteren bu testler, kanınızda meydana gelen değişiklikleri, oluşan atıkları ve bazı gerekli elementlerin düzeylerini ölçmek için yapılır. HIV’in ve sonrasında da ilaçların vücuttaki yan etkilerini anlamak, gerekiyorsa önlem almak için karaciğer ve böbrek fonksiyon testleri belirli sıklıkta tekrarlanır.

Biyokimyatesti sonuç kağıdınızda aşağıdaki parametrelerin sonuçlarını görebilirsiniz. Bu değerlerin yalnızca anlamlarını sizlerle paylaşabiliriz. Değerlerinizi ancak ve ancak bir hekim yorumlayabilir. İnternet sitelerinden arama yaparak tahlil sonuçlarınızı yorumlamaya çalışmanız sizi hatalı sonuçlara yönlendirecektir.

Kalsiyum / CA : Endokrin ve metabolik bozuklukların değerlendirilmesinde kullanılır.

Fosfor:  Fosfor metabolizmasının, asit-baz ve kalsiyum-fosfor dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.

Üre:  Böbrek fonksiyon testlerinden biridir.

Glikoz:  Kandaki şeker oranını gösterir ve şeker hastalığının teşhisinde 12-24 saat açken ölçülür.

Total Protein:  Böbrek ve karaciğer hastalıklarının takibinde kullanılır.

Hemoglobin:  Anemi, kan kaybı vb. durumların değerlendirilmesinde kullanılır.

Ürik Asit: Gut ve diğer pürin metabolizma bozukluklarının tanı ve takibinde kullanılır. Gut, böbrek yetmezliği, lösemi ve ağır egzersiz gibi durumlarda ürik asit düzeyi artar.

BİL-D: Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

BİL-T: Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

SGOT-AST-SGPT-ALT-GGT: Kısaltmalar ile gösterilen bu testler karaciğer fonksiyon testleri anlamına gelir. Karaciğerin etkilendiği düşünülen hastalıklarda hekim tarafından istenilir.

ALT: Alanin Aminotransferaz. Karaciğer fonksiyon testlerinden biridir.

AST: Aspartat Aminotransferaz. Bütün vücut dokularında bulunmakla beraber, karaciğer, kalp ve iskelet kası en çok bulunduğu hücre içi olarak yer alan bir enzimdir.

GGT: Karaciğer hastalıklarında ve özellikle alkole bağlı karaciğer hastalıklarında daha değerli bir enzimdir.

ALP: Alkalen Fosfataz. Karaciğer, safra kesesi ve kemik dokusuna bağlı hastalıkların değerlendirilmesinde kullanılır.

LDH: Laktat Dehidrogenaz. Kalp ve karaciğer hastalıklarının tanısında kullanılır.

HDL: Kandaki yağ oranını gösteren, yararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.

LDL: Koroner kalp hastalığı riskinin değerlendirilmesinde kullanılır. Kandaki yağ oranını gösteren, zararlı kolesterol olarak bilinen değerdir.

Toplam Kolesterol: Toplam kolesterolün değerini gösterir.

VLDL Kolesterol: Lipit metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.

Kreatin Kinaz: İskelet ve kalp kasında dejenerasyona yol açan durumların değerlendirilmesinde kullanılır.

Amilaz: Pankreas, tükürük bezleri ve bazı tümörlerden salgılanan fonksiyon testlerinden biridir. Alkol kullanımı miktarını artırırken pankreas yetmezliği amilaz düzeyini azaltır.

Trigliserid: Yağ asidi veya gliserolün birleşmesiyle oluşan doğal yağlardır. Kolesterolden tehlikelidir.

Demir: Her türlü anemi, demir eksikliği ve demir zehirlenmesinin değerlendirilmesinde kullanılır. Demir eksikliği anemisi gibi durumlarda demir düzeyi azalır.

Sodyum: Elektrolit ve su dengesinin değerlendirilmesinde kullanılır.

Potasyum: Elektrolit ve asit-baz dengesinin değerlendirilmesi ile böbrek fonksiyonlarının takibinde kullanılır.

Klorür: Elektrolit dengesi ve asit-baz ile su metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.

Magnezyum: Mg metabolizması ve elektrolit dengesinin değerlendirilmesi ile gebelikte hipertansiyon tedavisi uygulanan hastaların takibinde kullanılır.

Kreatinin: Böbreğin çalışması hakkında bize bilgi verir. Böbrek fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

Açlık Kan Şekeri: Karbonhidrat metabolizmasının değerlendirilmesinde kullanılır.

Tokluk Kan Şekeri: Genelde yemeğin 2. saatinde bakılır.

Albumin: Karaciğerde sentezlenen bir protein sentezidir. Kan onkotik basıncı hakkında bilgi verir.

Demir Bağlama Kapasitesi: Serum demir düzeyinin değerlendirilmesinde kullanılır.

Sifiliz / Frengi Testleri

VDRL – RPR: Sfiliz olasılığının araştırılması sırasında, ilk kademe tarama testi olarak kullanılır.

TPHA: Frengi etkeni Treponema paUidum bakterisine yönelik antikorlan belirlemede diğer yöntemlere göre daha yeni ve daha özgül bir testtir.

Hormon Testleri:

T3: Total T3Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

T4: Total T4Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

FT3: Serbest T3Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

FT4: Serbest T4Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde kullanılır.

TSH: Tiroid Uyarıcı Hormon, Tiroid fonksiyonlarının değerlendirilmesinde ve tedavi takibinde kullanılır.

B12: B 12 vitaminin düzeyini belirler.

Folik Asit: Folat eksikliğinin tanı ve tedavisi takibi ile çeşitli anemilerin değerlendirilmesinde kullanılır. AFP: Belirli türlerde kullanılan bir tümör belirleyicisidir.

CEA: Kolon, rektum, akciğer, meme, karaciğer, pankreas, prostat, mide ve over kanserlerinde belirteç olarak kullanılır. Sigara içenlerde CEA düzeyi yüksektir. Bu yüzden tarama testi olarak kullanılması doğru değildir.

ELİZA

HBsAg: Akut veya kronik Hepatit B Virüsü enfeksiyonlarının tanısında kullanılır. HBsAg’nin 6 aydan uzun süre bulunması kronik taşıyıcılık veya kronik karaciğer hastalığının göstergesidir.

HBeAg:Hepatit B Virüsü enfeksiyonunun takibinde kullanılır. Enfeksiyonun erken evrelerinde HBsAg’den sonra ortaya çıkar. Virüste aktif viral kopyalanma olduğunu gösterir.

Anti-HBe: Hepatit B Virüsü enfeksiyonunun takibinde kullanılır. HBeAg ortadan kaybolduktan sonra görülür.

Anti-HBs:Hepatit B Virüsü enfeksiyonuna karşı bağışıklığın tespitinde kullanılır. Hepatit B Virüsü enfeksiyonunun bitişiyle beraber (HBsAg kaybolduktan sonra) Anti-HBs oluşur. Ayrıca Hepatit B Virüsü aşılamasından sonra bağışıklığın tespitinde de kullanılır.

Anti-HAV IgM: Akut Hepatit A Virüsü enfeksiyonunun tanısında kullanılır. Semptomların ortaya çıkması ile beraber kanda görülür ve genelde 3–6 ay pozitif kalır.

Anti-HAV Total: Hepatit A’ya karşı bağışıklığın olup olmadığının değerlendirilmesinde kullanılır.

Anti-HCV: Hepatit C Virüsü enfeksiyonunun tanısında kullanılır. Genelde Hepatit C Virüsü enfeksiyonunun geç evresinde kanda bulunur. Anti-HCV’nin bulunması bağışıklığı sağlamaz. Pozitif sonuçlar diğer yöntemlerle doğrulanmalıdır.

CMV IgG: Sitomegalovirüs, Herpes virüs ailesinden olup CMV kısaltması ile anılır. Bu test ile kişinin geçmişte CMV enfeksiyonu geçirip geçirmediğine bakılır.

CMV IgM: Bu test ile kişinin aktif olarak CMV enfeksiyonu geçirip geçirmediğine bakılır.

Rubella IgG: Bu testile daha önceden kızamıkçık enfeksiyonu geçirilip geçirilmediği veya kişinin kızamıkçık aşısı olup olmadığına bakılır.

Rubella IgM: Bu test ile kişinin aktif olarak kızamıkçık enfeksiyonu geçirip geçirmediğine bakılır.

Toxoplazma IgG: Toksoplazma enfeksiyonu, Toxoplasma Gondii adı verilen parazitin vücuda girmesiyle oluşan bir hastalıktır. Bu testle kişinin önceden bu enfeksiyonu geçirip geçirmediğine bakılır.

Toxoplazma IgM: Bu test ile kişilerin aktif olarak Toxoplazma enfeksiyonu geçirip geçirmediklerine bakılır.

İdrar Tahlilleri

Dansite: İdrarda yoğunluk ölçümü yapar.

pH:  pH bir sıvının asidik ya da bazlığını gösteren bir değerdir. bu test ile idrarın asidik özelliği ölçülür.

Lökosit:  İdrarda akyuvar saptandığını gösterir. Enfeksiyon nedeniyle ortaya çıkmış olabilir.

Nitrit: İdrarda nitrit bulunması nitrit üreten bakterilerin varlığını gösterir.

Protein: Genellikle hamilelerde görülür. Normal hastalarda rastlanması böbrek rahatsızlığını gösterir. Ayrıca idrarla atılan proteinin tipi tanı için önemlidir.

Glikoz: Negatif çıkması beklenir. Kanda aşırı derecede glikoz artarsa idrarda da çıkması beklenir.

Keton: Genellikle aç kişilerde ortaya çıkar. Hasta ne kadar aç ise keton o kadar yüksektir. Ayrıca diyabetli hastalarda da rastlanır.

Bilirubin: Normalde idrarda bulunmaz. Sarılık gibi durumlarda ortaya çıkar.

Eritrosit: İdrarda kan olup olmadığını gösterir.

DİKKAT: Bu bölümde hangi testlerin vücudunuzdaki hangi etkene baktığı anlatılmıştır. Testlerin olması gereken sonuçları hakkında bilgi verilmemektedir. Test sonuçlarınız mutlaka hekiminiz tarafından değerlendirilmelidir. Her bireyin sağlık öyküsünde beklenen sonuçlar farklı olacaktır. Test sonuç kağıtlarınızda yer alan değerlerdeki düşüklük ya da yüksekliklerin anlamlı olup olmadığına ancak hekiminiz karar verebilir. Değerlerinizdeki düşüklük ya da yüksekliği görüp hemen panik olmayınız. Bazen az miktardaki yükseklik ya da düşüklüklerin dikkate alınmaması gerekebilir. Sonuçlarınızın yorumu için hekiminize danışın. İnternette arama yapmak hatalı çıkarımlar yapmanıza neden olur.